İzmir Büyükşehir Belediyesi, Bornova'da 14 milyon liralık bir yüzme havuzu yaptıracak. Temeli atıldı. Başkan Soyer, temel atma töreninde İzmir'e olimpik yüzme havuzu kazandıracaklarını da söyledi. Soyer, '' İzmir'i uluslararası spor organizasyonlarına ev sahipliği yapan bir kent haline getireceğiz. Körfezimizi su sporlarının merkezi yapacağız'' dedi. Havuz aynı zamanda su altı ragbisi maçlarına da ev sahipliği yapacak.
MAALESEF ÇOK SEVİNEMEDİM
Düne kadar hükümetlerin veya belediyelerin yüzme havuzu yapması gerektiğini söyler, hatta bu hizmetin mahalle ve okullara kadar gitmesini isterdim. Tanıdığım siyasetçilerin kafasında boza pişirirdim. Buna rahmetli başkanımız Ahmet Piriştina da dahil. (Rahmetliyi şükranla anıyorum çünkü Yassıcaada'yı hizmete açtı.) Kimi tuhaf tuhaf bakar kimi de güler geçerdi. Beden eğitimi dersi yerine yüzme dersi verilmesini savunurdum. Çünkü yüzme bedenin komple çalıştırıldığı süper bir spor zaten. Fakat, çok sevinmem gereken bir hizmet için temeller atılmışken bir burukluk hissediyorum. Neden mi?
20 METRE BİLE YÜZEMİYORLAR
Aşağı yukarı 30 yıldır serbest dalış yapıyorum. Aynı yüzmede olduğu gibi herkesin serbest dalış yapması gerektiğine de inanıyorum. Ama bu konuda da maalesef yalnız kaldım, hala da öyleyim. Neyse biz gelelim yüzmeye. Şimdi niye sevinemiyorum bu havuz projelerine. Bunu geçen yaz farkettim. Serbest dalış nedeniyle denize sabah erken saatlerde giriyorum. Ben çıktığımda milletin afyonu yeni patlıyor. Geçen yaz eş dost derken gündüz de yüzmek için denize girmeye başladım. Tabi hepsinin de bir havuz geçmişi var.. Hepsi de sertifikalı!.. Kafada bone, artist bakışlar. Neyse atlıyor suya, kafa dışarıda, suyu döve döve 20 kulaç atıyor. Sonrası fıssss. Lastik patladı. Tabi dinlenme modunda ayaklar sürekli pedal çeviriyor ki bu da ayrı bir sorun! Çünkü pedal çevirdikçe dinlenmek yerine iyice yoruluyor. Sonra hadi bir 20 kulaç daha, doğru kıyıya.. Hemen ardından şezlonga. Yaa kardeşim sen taa İzmir'den Urla'ya 40 kulaç için mi geldin... Cevap: Yooo daha mangal yapacaz!!...
TÜYLERİM ÜRPERDİ
Durum bu sevgili dostlar! Bu manzaralar deniz çarşaf gibiyken yaşanıyor. Hava bozuksa dalga sağlamsa, mangallar hemen kuruluyor! Neyse, ben de birkaçına dedim ki. Bakın burası havuz değil, deniz! 4 tarafında duvar yok. Öyle kulaç-mulaçla olmaz bu iş. Gidişi olur dönüşü olmaz!... Gelin dedim size bir şeyler öğreteyim. Tabi olmadı! (Minikler hariç. Onlar henüz havuzla tanışmadığı için daha şanslılar.) Neden mi? Eee, ağız açılacak ama su yutulmayacak!.. Kafa suda göz açık olacak! Kafayı ıslatmak istersen de burun tutulmadan kafa suya sokulacak!!! (Bu kısım çok önemli) Çünkü yüzme hocaları da maalesef burnu tıkayıp suya giriyor. Neymiş.. Buruna su kaçarmış.. Vay anam vay! Nefes alma o zaman kardeşim! Tabi bizim sertifikalılar, hocalarından böyle öğrendiği için denizde de burunlarını tıkıyorlar. Halbuki denizde boğulmanın en önemli sebebi ağıza-buruna-göze-kulağa kaçan tuzlu su... Yani tuzlu suya alışmadıysan yüzme bilsen ne olur bilmesen ne olur!.. Bilmezsen su olur: Denizleri aş da gel kurbanın olam diyen güzele asla ulaşamazsın(!)
UZUN LAFIN KISASI
Dostlar bu konu çok uzar. Öyle bir köşe yazısıyla bitecek gibi değil yani. Evet, havuzları açalım. Denize hiç gidemeyenler var çünkü. Ama çocuklarımıza mutlaka denizde yüzmeyi öğretelim. Mümkünse haftada bir beden eğitimi dersini denizde verelim. (Yine abarttım!) Ve bu eğitimi de yine mümkünse, dalış hocalarından alalım.