Önce gökdelen…
Sonra da 3 günlük su kesintisi...
Konak Belediye Başkanı CHP’li Batur, gökdelen için, "İçime sinmiyor. Projeyi kucağımızda bulduk. Bundan sonra kimse bana böyle bir proje ile gelmesin" dedi.
Yani, 'gök delenciler'e resmen posta koydu…
Ortalık fena halde karıştı. Kimileri "oh be!", kimileri de "İstemezükçüler yine hortladı" dedi.
Bu açıklamadan bir süre sonra konu Başkan Soyer'e soruldu.
Başkan Soyer, 'oh beciler'e değil, gökleri delenlere destek verdi.
Buyurun okuyun:
“Bu hikayeyle ilgili şöyle bir kolaycılığa kaçmak istemedim; yalan söylemek istemedim. ‘İçime sinmiyor, ben bunun iptali için elimden geleni yapacağım’ diyebilirdim, bunu söyleyebilirdim. Ama bu yalan olurdu. Yalan söylemek istemiyorum. Bu memlekete söylenebilecek yalan en büyük hatadır. Yalan söylemek de istemediğim için doğruyu söyleyip hedef tahtası olmayı göze aldım” (11 Aralık 2019-egedesonsoz..)
Aradan bir kaç gün geçti. Başkan Soyer, yeni bir açıklama daha yaptı.
Bu sefer de 'oh beciler'i sevindirdi.
Buyurun okuyun:
“...Pasaportta yapılması öngörülen tartışmayla ilgili beyanat vermiş değilim. AYAK ÜSTÜ sorulan soruları yanıtladım. Hukuki yollar tüketilmiş ve yatırımcıyı küstürmemek lazım demiştim. Çünkü bildiğim kadarıyla hukuki süreçlerin tamamı tüketilmişti. Her şey bitmiş görünüyordu, öyle biliyordum. 2008’ten itibaren süreç tamamlanmış. Sonra edindiğim bilgiler, TMMOB davasının sürdüğü ve bilirkişi raporunun olumlu olduğu ve Kadifekale sürecini bozacağını öğrendim. Ben de iptali için karar aldım."(egepostası-25 Aralık 2019)
Şimdi gelelim başkanımıza...
Bir konuda birbirine zıt iki açıklama....Sebep?
Bana göre başkan’a verilen bilgiler farklı. Yani, yapılmaması gereken en büyük hata!
Başkan Soyer’e göre ise AYAK ÜSTÜ yapılan bir açıklama!
Ki öyle bile olsa açıklama açıklamadır! Bunun ayak üstüsü masa başısı olmaz!
Kaldı ki benim yukarıda verdiğim 11 Aralık 2019 tarihli açıklama, kocamannnn bir masada, haber sitesi patronu ile çalışanlarının da bulunduğu bir ortamda yapıldı! Sorular soruldu, cevaplar alındı.
Neyse, AYAK ÜSTÜ kısmını geçtik.
Gelelim benim iddiama… Yani, bilgi farklılığı kısmına..
Bana göre böyle bir bilgi farklılığı sorunu yaşanmaması lazım.
Neden? Çünkü Başkan Soyer, bu bilgileri Wikipedia'dan almıyor.
Peki, kimden alıyor. Elbette danışmanlarından...
O zaman ortada büyük bir sıkıntı var...
Hem de çok büyük bir sıkıntı…
Neden mi? Çünkü, konu sadece gökdelen değil...
Bir de 3 günlük su kesintisi var.
Sebep?
Menderes'deki Tahtalı Barajı'ndan İzmir'e su taşıyan dev borulardan biri patladı.
İlk defa mı? Hayır. Başkan Soyer'den önce de böyle patlamalar olurdu.
Şimdi gelelim, bu olayın "Soyer’i kim kandırıyor?" kısmına...
Önce, İZSU'nun sitesinden Tahtalı Barajı ile ilgili bilgiyi aktarayım:
"Tahtalı Barajı, İzmir yüzeysel içme suyu kaynakları arasında su potansiyeli açısından ikinci büyük yapıdır. Baraj İzmir’in 40 kilometre güneyinde, Gümüldür’ün 5 kilometre doğusunda, Tahtalı Deresi’nin üzerinde yer almaktadır. İnşaatı Devlet Su işleri tarafından yapılan Tahtalı Barajı 1996 yılında tamamlanmıştır. Baraj 27 Ağustos 1997 tarihinde İzmir’e su sağlamaya başlamıştır."
Tarihlere dikkat edin. Baraj, 1996 da bitmiş, 1997 de su vermeye başlamış!
Şimdi gelelim Başkan Soyer'in beyanatına... Dikkat! AYAK ÜSTÜ değil, TV 35’e yapılan bir açıklama!
Buyurun okuyalım:
"...22’lik denilen 2 metreden daha geniş çapı olan ana isale hattında bir patlak meydana geldi. Bu bütün İzmir’in 3 ilçesini besleyen ana hattı. Öngörülemeyen bir şey... 80’li yıllardan kalma bir hattan söz ediyoruz."(egepostası-25 Aralık 2019)
Evet, tarihler dikkatinizi çekti mi?
İZSU,Tahtalı Barajı'nın 1997'de hizmete girdiğini söylüyor.
Başkan Soyer ise, patlayan borunun 80'li yıllardan kalma olduğunu söylüyor!
Güler misin ağlar mısın?
Ya da Başkan Soyer'i kim kandırıyor?
Şimdi bu konuda iki farklı yorum var.
Bir kısmı, Başkan Soyer'i bürokrasinin bilerek yanlış yönlendirdiğini iddia ediyor.
Bir kısmı da, kabahati Soyer'in danışmanlarına atıyor.
Bu ekip, İstanbul'dan gelme, yanında İzmir'i bilen bir gazeteci yok...
Soyer'in farklı açıklamalar yapmasının sebebi de bu deniyor.
Her neyse! Sebep o ya da bu… Beni ilgilendirmiyor!
İzmir'e kırk yılın başı...
Bisiklet binen, koşu yapan, sporun her türlüsüne kucak açmaya çalışan, organik tarım diyen, turizm delisi bir başkan geldi.
Bu farkındalığın harcanmaması lazım.
Tabi bunun için de Başkan Soyer, soruna biran önce el atmalı.
Yani, kendisine eksik-yanlış bilgi veren ekibi acilen gözden geçirmeli!
Aksi takdirde yaşadığımız her felakette, “O gitsin bisiklet sürsün!..” denmeye başlanır…