Dil bilgini. Esasında "dil" bilmesiyle ilgili değil. Başkaca maharetleri olanlar var.
Uzmanlar, alimler. Konularında üzerlerine yok.
Burası başka bir şey. Örneklemek gerek.
Karşıdan karşıya geçmesi gerekti.
Bir kayıkçı buldu.
Yaklaştı.
Tepeden baktı.
Küçümsedi.
Ama ihtiyacı vardı.
Tek başına tekne kiraladı.
Kibirli bir şekilde bindiği kayığa.
Beğenmiyordu. Hoşuna gitmedi. İhtiyacı da var.
İdare edecekti mecburen. Yoksa bu kayık, ona layık değildi.
Kayıkçıyı zaten beğenmedi.
Aslında olgun kişiydi kayıkçı.
Alçak gönüllüydü. Onun kibirlenmesine bile aldırış etmedi.
Sesini çıkartmadı. O nafakasının peşindeydi. Kibirlenmesiyle ilgilenmedi.
Tek br düşüncesi vardı.
O da kendisine emanet olan yolcuyu karşıya geçirmek.
Onun için asılıyordu küreklere.
Biraz yol aldıktan sonra bilgin konuşmaya başladı.
Hem vakit geçirmek istiyordu, kendince hava da atacaktı.
Kibirli bir edayla sordu.
- Sen hiç dil bilgisi okudun mu?
-Hayır efendim. Ben bir kayıkçıyım.
-Vah vah. Ömrünün yarısı boşa geçmiş.
Kayıkçı sesini çıkarmadı.
Sustu.
Bilgin de daha fazla konuşamadı.
Bir süre ilerledikten sonra fırtına çıktı.
Dalgalar büyüdü.
Kayığın boyunu aşar oldu.
Bilgin korkmaya başladı.
Kayıkçı çabaladı. Uğraştı. İlerleyemedi.
Kontrol ondan çıkmıştı.
Dalgalar kayığı istediği yere savuruyordu.
Birazdan alt üst edecek gibiydi.
Kurtuluşun yolu yok gibiydi.
Karşıya geçmeleri mümkün değildi.
Kayıkçı sordu.
-Yüzme bilir misiniz?
-Maalesef bilmiyorum. O işlerden anlamam.
-Vah vah. Şimdi ömrünüzün tamamı boşa gidecek!
Bulunduğumuz yerler, yüksek yerler olabilir.
Hiçbir zaman insanlara yüksekten bakmamalıyız.
Eğer bir yerlere gelebildiysek.
O diğer insanların sayesindedir.
Kimsenin olmadığı yerde muhtara ne hacet.
Doktoru, mühendisi kim ne yapsın.
Belediye başkanı, milletvekili.
Bunlar kimin vekili?
Örnekleri istediğimiz kadar çoğaltabiliriz.
Değişik meslek grupları. Eğitim durumları. Yaşadıkları yerler. Mensup oldukları din.
Dil, ırk cemaat vesaire. İstediğimiz kadar çoğaltmak mümkün.
Nereye, nasıl geldiğimiz önemli.
Kim olduğumuz elbette önemli.
Daha önemlisi, nasıl insan olduğumuz.
Kibirlenmeyeceğiz.
Böbürlenmeyeceğiz.
Gururlanmayacağız.
Ancak onurlu olacağız.
Haysiyet sahibi olacağız.
Şerefli bir insan olacağız.
Arada kalmayacağız.
Bu kavramlar arasında gel-giflerimiz olmayacak.
Olursa.
İnsanlar mevcut bulunduğumuz yerden dolayı sesini çıkaramaz.
Ama gün gelir, ellerine fırsat düşer. Sırtlarından indiğimiz an bize hatırlatırlar.
Makamları, gelirleri, giderleri, yaptıklarımızı. İşte o zaman belli olur hayatımız.
Ne yaptık? Boşa mı geçti? Yoksa.
Neyse. Fazla uzatmaya gerek yok.
Siz anladınız onu.
Her şet bittiğinde halen bize insan gibi davranılıyorsa.
"Başarmışız" demektir.
Selam verenimiz yoksa. Allah bizi affetsin.
Hakkını yediğimiz insanlarla nasıl helalleşiriz? Onu düşünmek lazım.
Kalemin kelamın bitimsiz olsun abisinin kara gözlüsü
Sen bin yaşa değerli şair. Gazeteci, yazarımız. Her yazdığın bir başka güzellikte. Yürekten kutluyorum seni.