CHP İzmir İl Kongresi 8 Şubat tarihinde yapıldı. Yapıldı yapılmasına da üstüne tartışmalar halen devam ediyor. Aslında bu tartışmalar CHP’nin tarihini bilenler için çok fazla rahatsız edici. CHP için şölen ve yol haritası olan kongreler maalesef koltuk mücadelesine dönmüş durumda. Oysaki İktidar hedefi olan ve 1980 sonrası iktidara ilk kez bu kadar yaklaşan CHP en son 1974 ve 1977 seçimlerinde nasıl iktidar olduğu da bu kongrelerde gizli.
Peki CHP’yi 1974 ve 1977 sürecinde iktidara taşıyan o dönemin kongreleri ve kurultayları ile bugünküler arasında fark. Gelin hep beraber bakalım;
-Öncelikle CHP 1974 ve 1977 seçimlerine damgayı vuran “Ortanın Solu” olarak tanımlanan ‘Su kullananın, toprak işleyenin’ sloganı ile tavan yapan sol-sosyal demokrat politikalar ve öylemi terk edip sağa doğru yelken açmıştır.
-Umut, coşku ve birliktelik yerini keskin rekabet, anlaşmaları bozan kumpaslar ve düşman kardeşler havası aldı. Delegasyonun yaş ortalaması gittikçe yükseldi. Partinin umudu olarak adlandırılan gençler ve kadınlar parti tüzüğünde yazan oranlarda bile temsil edilemez oldu. Hatta özellikle genç kadınlar yazılarak bu kotalar delinir oldu. Bu yetmezmiş gibi de bu kişilerin hakkını partililer değil maalesef seçim kurulu ve hakimler korur hale geldi.
-Partililer için bayram havasında olan ve ona göre giyinilen kıyafetler yakaya takılan rozetler gidilen düğün evi gibi süslenen kongrelerin yerini, sadece bayraklarla ve adayların klasik sözlerinin yer aldığı pankartlar asılan ve kongre sonrası çöp ev havasına giren kongreler aldı.
-O dönem ki kongreler vizyon ve eğitim amaçlıydı. CHP’nin yol haritası ve partinin bir sonraki kongreye kadar uygulayacağı politikalar belirlenirdi. Bir günde seçim yapılıp bitirilmezdi kongreler. Bir hafta sürer ilk altı günü parti programı üzerinde tartışma olur son gün seçim olurdu.
-Delegenin oyu iş veya başka tekliflerle satın alınamazdı. Koltuk için kavga edenler ya da delege ağaları değil partinin çalışmalarına katkı koyan, programlarını sunanlar seçilirdi.
-Eskiden parti içinde (bazıları çok kızacak belki de) kanatlar vardı. Her ne kadar şimdi kendine bazı isimler takanlar olsa da anlattığımız farklı. Bu kanatlar partiyi daha ileri taşımak için çalışırdı (bazıları gerilese de). Örneğin İsmet İnönü-Bülent Ecevit, Erdal İnönü-Deniz Baykal ve Önder Sav-Eşref Erdem gibi. Parti içi son rekabet Deniz Baykal’ın Önder Sav ile yürüttüğü siyasi tavırlarına sert eleştirilerde bulunan Eşref Erdem’in çekilmesi ile bitmişti.
-Alt gruplar kimlikler maalesef CHP kimliğinin önüne geçti. Mahalle delege seçimlerinden itibaren bu alt kimlikler keskin ve sert söylemlerle mücadele etmeyi tercih eder oldular. İçeride bu kadar yıpranan partililer birbirlerine söylem olarak çok ağır yaralar verdiği için dışarıda mücadele edemez hale geldiler.
-Partinin politikalarına yön veren “beyaz yakalılar” dediğimiz akademisyen kadrosu gittikçe yok olma düzeyine gelmiştir. 1974 ve 1977 yıllarına damga vuran STK’lar ve sendikalar maalesef yeterince temsil edilmemiş. Temsiliyeti bırakın kongrelere misafir olarak gelmez olmuştur. 21. Yüzyılda en çok gündeme gelen çevreciler ve ekonomistler de maalesef bu yoklar kervanına dahil olmuştur. Bu yoklar kadrosu içerisinde eskiden misafir olarak gelen diğer parti temsilcilerini de unutmamak lazım.
Biz değişimi yazdık. Karar vermek CHP’lilere kalmış. Ya kendi küçük iktidarlarında devam edecekler, yada partinin sloganı gibi “Türkiye’nin umudu” olarak iktidara yürüyecekler…
Çok doğru bir tesbit