Son bir haftadır İzmir gündemini “Kent Konseyi seçimleri” işgal ediyor. Bir çoğumuz ne olduğunu anlamadan bu süreci izliyoruz. Artık habercilik yapmakta zorlanan Yeni Asır’ın asılsız bilgilerle gündeme taşıdığı konu aslında göründüğünden daha karışık.
Bu gazetenin sayfalarına taşıdığı “onun adamı, bunun adayı” söylemleri Soyer- Özkan ikilisinin bir araya gelerek verdikleri mesajlarla olmayan hükmünü tamamen yitirerek kamuoyunun gündeminden düşmüştür. Ancak İzmir Kent Konseyi gibi bir yapı üzerinden birilerinin hesabı olduğu ayan beyan ortada. Biraz bu tabloyu netleştirelim.
Yaşanan sürecin görünmeyen aktörleri kimler:
1- Daha önce Kent Konseyi konusunda Aziz Kocaoğlu’nun zor duruma düşmesine göz yuman bürokratik yapı şimdi de Tunç Soyer’in de zor duruma düşmesinin önünü açıyor. Nasıl mı?
İzmir Kent Konseyi, 2015 yılında göreve gelen Gruşçu’nun başkanlıktan ayrılmasından hemen sonra seçimli bir genel kurul yapmalıydı. Ancak “masraf olmasın, vs” gibi bahanelerle bunun önüne geçildi. Seçim yapmayı masraf gören anlayış, yönetmeliklere uygun olmadığını bildiği halde seçimsiz genel kurulda yönergeyi değiştirdi. Bu yanlışlar zincirinin ardından süre olarak dahi 2018’ in Aralık ayında yapılması gereken seçimli genel kurulu Şubat 2020’ye kadar sarkıtarak pimi çekilmiş el bombasını Tunç Soyer’in kucağına bırakıverdiler.
Bu yetmedi, bu sefer de seçim sürecinde hukuksuz yönergeye dayanarak keyfi şekilde belgeler talep ettiler; bu da yetmezmiş gibi istemedikleri STK’ların oy kullanmasının önüne geçmeye kalktılar. Bu arada son haberinde Yeni Asır 25 derneğin üyeliğinin düştüğünü söyleyerek bu yapılanlara adeta kılıf bulmaya çalışmıştır. Çünkü keyfi istenen belgeleri 3 gün içinde tamamlamayan onlarca STK’nın da seçimlerde oy kullanma hakkının tehlikede olduğu gizlenmiştir. Bilgiyi verenler bu durumu gizleme çabasına düşmüşler belli ki. Minarenin kılıfını hazırlamak isteyenlerin bu haberleri sistemli bir şekilde servis ettikleri ortadadır.
2- İzmir Kent Konseyi seçimini kim, neden kazanmak derdine düştü?
CHP’de kongreler süreci başladığı günden İl Kongresi sonuçlanıncaya kadar Soyer adına siyaset yapıp üst üste hatalar yapan birkaç kişi de bu sürecin müdahili. Parti içi mücadelelerde Tunç Soyer’e inanılmaz puan kaybettiren bu aktörler Kent Konseyi seçimlerinde istedikleri adaylardan “birini” seçtireek rüştlerini ispat etme derdine düşmüştür.“ Birilerinin adayı” diyerek ortaya attıkları isimlerin yıpranıp diğer taraftan “mağdur” olarak ortaya attıkları isimin güç kazanmasını istedikleri gün gibi ortada. Karşıyaka ilişkileri gözde geçirilirse bulmacanın çözülmesi pek de zor olmayacaktır.
3-Yeni Asır bu sürece neden müdahil oldu?
Sürekli parti içi kavga algısı yaratmak isteyen Yeni Asır için İzmir Kent Konseyi’nin 2015 yılında yapılan genel kuruldan bugüne taşınan sorunlar yumağı bulunmaz bir nimetti. Ancak Tunç Soyer ve Tuncay Özkan’ın biraraya gelmesi ve birinci ağızdan yaşandığı iddia edilen kavga ortamını yalanlamaları ellerindeki malzemeyi boşa çıkardı. Diğer yerel gazeteciler yaşananları yakından bildikleri için kendilerine içerden servis edilen bilgileri bu şekilde haberleştirmek istemeyeceklerdi. Nitekim hiçbir gazeteci de “ortada kavga var”, “savaş başladı” gibi söylemlere itibar etmedi.
İzmir Kent Konseyi’ndeki seçim sürecinin bu saatten sonra nasıl devam edeceği tamamen Başkan Soyer’in tavrına bağlı. Kendisine yaptırılmak istenen hataları fark ederek gardını alacak mı, yoksa selefi Kocaoğlu’nu en çok yıpratan konulardan biri olan Kent Konseyi seçimlerinin kendisini de yıpratmasına göz mü yumacak? Her şey de aşkla, sevgiyle ve iyi niyetle olmuyor belli ki…
ağzına kalemine sağlık dostum