Ak Parti'de 31 Mart Yerel Seçimleri sonrası başarısızlık tartışılıyor. Bu konuda kulislerde çok şey konuşuluyor. Biz de kendi gözlemlerimizle başarısızlığın gerekçelerini yazdık.
Öncelikle İzmir Büyükşehir Başkanlığı adaylığı konusunda bir direnç vardı. İstifa eden İl Başkanı Aydın Şengül'ün ekibi onun adaylığı için hazırdı. Nihat Zeybekci'nin ataması bu yapıda ciddi rahatsızlık yarattı. Yıllardır İzmir'in abisi olarak anılan Binali Yıldırım'ın gölgesinden kurtulmak için önemli bir eşikti bu adaylık. Olmayınca sosyal medyadan "Dün de, bugün de, yarın da" kampanyası başlatarak Aydın Şengül ile birlikte fotoğraf paylaşılması zaten bu rahatsızlığın en net göstergesiydi. Bu rahatsızlık kim ne derse desin seçimin kaybının en önemli unsuruydu.
Şengül'e yakın isimlerin bu kampanyası ile başlayan isyan meclis üyesinin yazılımında daha güçlü olarak listeye yansıdı. Şengül'e yakın isimler adeta ilçelere serpiştirildi. Örneğin kazanabilecek olarak görülen ve CHP'nin listeler nedeniyle karışık olduğu Karabağlar'da listenin ilk 3 (ki üçü de Büyükşehir Belediye Meclisi'ne gitti) toplamda 7 isim kendine oy veremedi. Çünkü kendilerinin ve ailelerinin bu ilçe de oyu yoktu. Sadece bu örnek değil listelere bakıldığında kendi isimlerini yazmak adına ilçeden ilçeye isimler taşındı. Hatta bırakın ilçeden ilçeye bir seçim bölgesinden diğer bir seçim bölgesine taşındı. Adaylarda liyakat esasına hatta bölgede ki demografik yapıya bakılmadığı çok netti. Parti tabanının yüksek sesle itirazı bunu en net şekilde ortaya koyuyor.
Listelerin üst kısmında karşılık görmeyen seçmenin tepkisi de farklı oldu. Bir çok yerde Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile belediye başkanı ve meclis oyları arasındaki farkın temel nedeni de bundan kaynaklandı. Bu konuda Kemalpaşa ilçesi ne net örnektir. Belediye Başkanı Arif Uğurlu ile Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Nihat Zeybekci ve Belediye Meclisi oyları arasındaki fark bu konuya en net örnektir.
İttifak konusunun tabanda yansıması ise farklı oldu. Bazı ilçelerin neden verildiği bir türlü anlaşılamadı.Bazı ilçelerin MHP'ye bırakılması yanlıştı. Örneğin Çeşme'nin MHP'ye verilmesinin yanlışlığı buradaki MHP'li adayın ailevi nedenler bahanesiyle çekilmesi yerine Ak Parti'nin önceki adayı Mustafa Cenger'in gösterilmesi ile çok net ortaya çıktı.
Bu ittifak İzmir'de tabana yansımadı. Örneğin Bergama ve Aliağa ilçelerinde çok açık farkla kazanılması gereken ilçelerde çıkan sonuçlara bakıldığında tabanda yaşanan ciddi sıkıntı yaşandığı çok net görülebilir. Örneğin bu ittifak İzmir'de CHP-İYİ Parti birlikteliğine göre çok çok başarısız kalmıştır.
Seçimde ziyaret edilen bölgelerde demografik yapı, etnik ve mezhepsel durum çok dikkate alınmamış görünüyor. Karabağlar, Torbalı ve Menemen başta olmak üzere bu konuda tabanda ciddi şikayetler var. Örnek olarak Cemevi ziyaretinde yenilmeyen lokmalar (Alevinin elinden yemek yenmez mantığı) Kürt kökenli vatandaşların olduğu mahallelerde milliyetçi söylem ve işaretlerin kullanılması gibi.
Son olarak kimin aklından çıktığı halen tartışılan ve yayın künyesi nedeniyle yargıya taşınan TBMM'de soru haline dönüştürülen "korsan gazete"nin (İzmir'de bu isim ile anılıyor) dağıtımı da oy kaybına varmıştır. Bu kentte yüzyılı aşkındır çıkan bir gazetenin son dönemlerindeki yayınları ve manşetleri nedeniyle Ak Parti'ye yönelik oluşan tepki görülmeyerek sadece CHP'nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı'nı karalamaya yönelik yapılan bu yayın tepki topladı. Bu yayının devlet kurumu PTT tarafından dağıttırılması bu tepkiyi katladı.
Kısacası İzmir'deki seçim süreci başta uyumsuzluk ve ekip ruhu olmaması sonrasında da ekiplerin ciddi kavgası ve bunlardan kaynaklı küsmelerle başarısız olmuştur.