Çocuklarımız öldü...
Dağlıca daha önce defalarca olduğu gibi bir kez daha yüreğimizi dağladı.
Nerde öldüklerini biliyoruz, üç aşağı beş yukarı tetiği çeken ya da bombayı patlatan ellerin ipi kimde onu da biliyoruz. Kaç çocuğumuz öldü, kaçı yaralı bilmiyoruz, öğrenemiyoruz...
Genelkurmay, sadece, ‘Şehit ve yaralananlar olmuştur’ diyebildi.
Cumhurbaşkanı olaylara ilişkin açıklama yaparken şehit ya da yaralı sayısı telaffuz etmedi ama "400 milletvekili alınsaydı durum farklı olurdu" diyerek önümüzdeki seçimde istediği milletvekili sayısını telaffuz etti.
O çocuklar orada can verirken bu ülkenin başbakanı şehitler konusunda ne kadar duyarlı olduğunu göstermek için yanına bir şehit çocuğunu da alıp Türkiye-Hollanda maçını izlemeye gitmişti.
Maç bitmeden önce olayla ilgili hiç bir yayın yapılmadı...
O çocuklar öldüler, istedikleri kadar saklasınlar ortaya çıkacak kaçının nasıl öldürüldüğü, öğrenilecek. Birer birer cenazeler gelecek evlerine o evlere ateşler düşecek...
Her cenazede asker-sivil devlet erkânından birileri bulunacak, şehit babasına "vatan sağolsun" dedirtilecek. Demezse "alevi, PKK’lı vatan haini" diye yaftalanacak... Büyük kalabalıklarla taşınacak cenazeler "şehitler ölmez vatan bölünmez" sloganları atılacak sokaklarda, sonra herkes görevini yapmış olmanın rahatlığıyla evine gidecek ve bir dahaki şehit haberine kadar bu yaşananı unutacak...
O şehidin anasına babasına "senin evladın evladı öldü mü ölmedi mi" diye sorulmayacak. Her zaman olduğu gibi ateş düştüğü yeri yakacak.
İktidar sahipleri 400 milletvekili hesabıyla ülkeyi kan gölüne çevirenler kendileri değilmiş gibi, TV’lere çıkıp "kanları yerde kalmayacak, teröre geçit verilmeyecek" gibi kararlılık mesajları verecek. Sonra bir ara askeri jetler gidip Kandil dağına üç beş bomba atacak...
Muhalefet partileri seçimden bu yana kendilerine verilen rolü başarıyla oynayıp hiç bir konuda anlaşamayarak kuramadıkları koalisyondan doğan boşlukta iktidarı tekrar AKP’ye teslim etmenin onurunu yaşıyor olabilirler. bu çocukların ölümünde sanki kendi parmakları yokmuş gibi şehit yakınlarına taziyeler bildirecek, iktidara esip gürleyecek, sonra kendi parti içi hesaplarına dönüp olası seçimde kimi nereye yerleştirirse kendi koltuğunu sağlam tutabileceğinin hesabını yapacak...
Aynen böyle olacak, yıllardır olduğu gibi...
O çocuklar öldüler... Daha öncekiler gibi ve daha sonra ölecek olanlar gibi, gencecik, hayatın başında, anasının "kuzum", babasının "aslanım" diye sevdiği çocuklar, toprak olacaklar... Biz toptan aklımızı kiraya verdik, yüreğimizin yerini unuttuk, vicdanımız çürüdü...
O çocukların kanı hepimizin eline bulaştı, susup oturduk, seyrettik, ateş kendi ocağımıza düşene kadar da hiçbir şey yapacak değiliz...
Klavye başında oturup profil fotoğrafları karartıp ağdalı hamaset ya da duygu sömürüsü yaparak vicdanınızı rahatlatmayın.
O çocuklar öldü, hepimiz suçluyuz. Kendinizi kandırmayın.