"O iyi insanlar o güzel atlara binip çekip gittiler. Demirin tuncuna, insanın piçine kaldık." der Yaşar Kemal Demirciler Çarşısı Cinayeti romanının giriş cümlesinde...
Sosyal medyada en çok dolanan özlü sözlerden biri oldu bu cümle. Demek ki herkes geldiği yerde neye dönüştüğünün farkında...
İnsanlar değerlerini, içinde yaşadıkları toplumlardan alırlar.
Bizi bir arada tutan insan yanlarımız sakatlanıp kullanılamaz hale geldiğinden olsa gerek insanca duyarlılıklarımızı yitirdik. Ya hayatın içindeki konuk oyuncular gibiyiz, ya da film izler gibi yaşıyoruz herşeyi. Heyecanımızı kaybettik, hedeflerimiz yok oldu. Artık hiçbir şeyin hiçbir zaman düzelmeyeceğine olan inanır olduk.
Umutsuzluk ve çaresizlik duygusu zehirli gaz gibi ruhumuzu yavaş yavaş öldürüyor.
Aldırmıyoruz.
Bir gün alınan karar veya söylenen söz, ertesi gün gözümüze baka baka inkâr ediliyor. Başımızı çevirip görmezden geliyoruz.
Yasalara uymamanın yaptırımı yok.
Kitle iletişim araçlarının da etkisi ve katkısıyla, yaşanan tuhaflıklar tamamen normal görünür oldu.
Akla zarar keyfi uygulamalara alıştık.
İlkesizlik, sorumsuzluk sıradanlaştı; kuralsızlık en doğal halimiz oldu.
Ortak değerlerin kaybı, insanların birbirine olan duyarlılığını ve saygısını da bitirdi.
Direnme, dayanışma, paylaşım duygusu yok oldu, bencilliğimiz paçamızdan akıyor.
Hırsızlık, yağcılık riyakarlık aldı yürüdü. Şiddet tırmanıyor, bile isteye tırmandırılıyor, hergün toprağa verilen gencecik bedenlere bile gerçek bir samimiyetle içimiz sızlamaz oldu…Ölüm de anlamsızlaştı.
Cehalet egemenlik alanını genişletiyor. Akla ve aydınlığa sürekli saldırıyor gözü kara bir cesaretle…
Ortak akılsa durdu, yerinde sayıyor.
Çünkü ileriye ve aydınlığa yönelik ortak bir hedef, amaç, düş, umut yeşermiyor artık.
Çünkü sürekli yalpalayan pusulasız gemi gibiyiz, yönümüz yok.
Çünkü, direniş dayanışma başkaldırı yok.
Bizi bir arada tutan değerler parçalanıp, birer birer yok edilirken oturup seyrettik.
Kültür, etik, adalet gibi insanlığa dair tüm üst değerler birer birer çıkarıldı toplumsal hayatın içinden, cehalet ve suç kutsanır oldu neredeyse...
Neler yitirdiğimizi ne zaman fark edeceğiz? Ya da fark edecek miyiz?
Giderek daha çok insan, hayata dair beklentilerinden vazgeçiyor…
Daha çok genç, gelecek umudunu yitiriyor…
Çoğumuz, içinde bir şeyler yapma isteğini susturuyor…
Bunun nedeni sadece kendi beceriksizliğimiz değil.
Topyekün anlam ve duygu kaybı yaşıyoruz.
Derin uyku, koma, hipnoz, toplu histeri vs, neyin etkisindeysek bir zahmet kendimize gelmek, sıçrayıp kalkmak, yitip giden "insanlığımızın" yerine yenisini inşa etmek zorundayız...
Zor gibi görünüyor ama imkansız değil...
"İNSANIN PİÇİ" OLMAMAK ELİMİZDE...