Es Selamın Aleyküm Sevgili Delisever Dostlar…
Yaklaşık 2 aydır köşeme çekilmiş etrafı izliyordum. Bu deli kafamı biraz dinleyeyim istedim ama ne mümkün. Maşallah, güzel İzmir’imiz kaos üretme merkezi gibi maşallah. Ben hariç herkes bir akıllı bir akıllı anlatamam. Ne hikmet ise herkes her şeyi biliyor. Hele de siyaset diyince herkesler işin ordinaryüsü. Hele de teşkilat diyince herkes süper teşkilatçı ama nedense kendi istikballeri için mevcut koltuklara kendisi oturmak için her türlü dedikoduyu ve yıpratma manevrasını yapmaktan da geri kalmıyorlar.
İşte Sevgili Delisever dostlarım, bu bağlamda Ak Partimizin güncel dedikodusu Büyükşehir Belediye Meclisi’nde yaşanan tartışmalar. Maşallah herkes işin içyüzünü biliyormuş gibi ahkam kesip günah keçisi üretti bile. Tabi koltuk merakı olanların hedefinde her zamanki gibi İl Başkanı Bülent Delican vardı.
Sevgili Delisever dostlarım adam o kadar hedefte ki şaşarsınız. Adam ne etse eleştirecekler hazır. Adam keramet gösterip denizin üstünde yürüse yüzme bilmiyor diye hakkında laf edecekler. Çok mu başarılı derseniz değil elbet, çok mu başarısız derseniz o hiç değil. Klasik bir başkanlık yapıyor. Üzerinde bu kadar baskı olan bir insan ne kadar başarılı ise o da o kadar başarılı. Zat-ı alileri Ak Partimiz gibi ne yapsa muhalefete yaranamıyor, sürekli dedikodu sürekli eleştiriliyor. İşte bu misal gibi her yanlışta Sayın Delican’a fatura kesildiği için artık bu muhalif havaları Ankara’da ciddiye almaz oldu. Zira eleştiri bile ayarlı olmalı. Koltuk sevdası ile saldıranlar (Onlar kendilerini biliyor) sayesinde Sayın Bülent Delican’ın koltukta kalma ömrüne ömür katılıyor.
“La Deli ne diyorsun sen, ne haksız eleştirisi, ne konuşuyon bilader?” diyenler kesin olacaktır. Bu deli kardeşiniz bu sorunuza cevap olarak Büyükşehir Grup Başkanvekilliği seçimlerini gösterecektir. Bu seçimlerde herkes “otorite kuramadı, kavganın tek sorumlusu İl Başkanıdır” diye ortaya çıktı. İşte onun içyüzünü bilmeyenler yine suçladılar. Anlatayım da sonra yorum yapın emi sevgili Delisever dostlar;
Malumunuz partimiz içinde başta meclis üyeleri olmak üzere çok sayıda partilimiz Büyükşehir Meclisi’nde grup başkanvekilliği makamı olarak yeterli muhalefet yapılmadığından şikayetçiydi. Bu nedenle içeride bir değişiklik yapılması söz konusu oldu. Bu konuda kaybedeceğini anlayan mevcut Grup Başkanvekili Bilal Doğan, kentin patronu olan Sayın Bakan’ın danışmanı ve Sayın MKYK üyesi vekili devreye sokarak karşısına çıkacak adayın çekilmesi için kulis başlattı. Zira Sayın Doğan gidilecek seçimi açık ara kaybedeceğini çok iyi biliyordu. Artık ne söylendiyse Cumartesi saat 13:00’da yapılacak seçim için Sayın Doğan tarafından yardım talep edilen makamlar Cuma gece 22:00’da devreye girerek adaylığını açıklayan Azad Fazla’ya ricacı olmaya başladılar. Bu rica girişiminde anahtar cümle; “aman parti kavga içinde görülmesin idi.”
Eee Sevgili Deliseverler şimdi ben size sorayım…
Durum bu minvaldeyken, kentin patronu Sayın Bakan bu talepte ısrarlıyken ve İl Başkanı’na karşı her eylemlilikte arka planda yer alan Sayın MKYK Üyesi vekil bu konuda aracı olmuşken siz İl Başkanının yerinde olsaydınız ne yapardınız? Sizde sessiz kalıp uyardınız dimi?
Ama İl Başkanı öyle yapmadı. Parti içinde kutuplaşma ve kavga olmasın diye Ankara’nın oluruyla Grup Sözcüsü olarak Azad Fazla’yı önerdi. Buna da “Aman parti kavga içinde görülmesin” diyerek görevine devam edilsin denilen Sayın Doğan isyan ederek kavga ortamı yarattı. Hatta ve hatta vekili olduğu asile kafa tutarak bunu yaptı. Hatta kendine göre demokrasi ilan edip Genel Merkez başta olmak üzere Kentin Patronu’nun ricasını kırmayarak çekildiğini beyan eden Azad Fazla’yı seçime davet bile etti.
Ehh be demokrasi savunucusu güzel insan; “madem bu kadar seçim yapılmasını istiyordun neden bazı makamlardan ricacı oldun” demezler mi insana?
İşte durumun özeti budur Sevgili Delisever dostlarım.
Mübarek üç aylara girdik, bu demektir ki Recep, Şaban Ramazan, Zilkade ardından Zilhicce’nin 10. günü Kurban Bayramı var. Kurban diyince hijyenik kesim, hijyenik kesim diyince de akla “Mezbaha” geliyor. Hazır Büyükşehir konusuna girdik, mezbaha konusunu pas geçmemek lazım dimi canlarım!