İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, İzmir Ticaret Odası Meclisi’nin ocak ayı toplantısında depremi masaya yatırdı.
Başkan Soyer, konuşmasında birkaç noktaya parmak basmış.
Bir tanesi baya dikkatimi çekti. Buyurun okuyalım:
“Deprem konusunda net olarak söyleyebilirim ki, İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak kurumsal kimliğiyle, araç gereciyle, planı projesiyle hazırız. Depreme karşı her türlü hazırlığımızı ve tedbirimizi yapmış bulunmaktayız ama ‘İzmir hazır mı?’ diye sorarsanız, İzmir hazır değil…..”
Evet, belediyede sorun yokmuş ama İzmir depreme hazır değilmiş!
Bırakın İzmir’i Türkiye hazır değil. Neden? Çünkü, ne yasaları uygulayan ne de bilim insanlarını dinleyen var. Her neyse biz dönelim İzmir’e!
PEKİ BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ HAZIR MI?
Başkanımız “Biz depreme hazırız” derken doğru mu söylemiş bir araştırayım dedim.
Sağı solu karıştırırken karşıma bir master plan çıktı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, (Özfatura ve Piriştina döneminde) Boğaziçi Üniversitesi’ne İzmir Deprem Master Planı hazırlatmış.
Planın, İzmir'de Deprem Riskinin Azaltılmasına Yönelik Öneriler Bölümü’nde Otoyol Köprü ve Viyadükleri, Demiryolu Köprüleri, Metro Köprüleri, Metro Tünelleri, Metro Ray Güzergahı, Havaalanları, Limanlar, Haberleşme Sistemleri, Elektrik Üretim ve Dağıtım Sistemleri, içme suyu, barajlar, atık su ve benzin istasyonları incelenmiş.
Bu konuların hepsi birbirinden önemli. Ama benim dikkatimi en çok içme suyu kısmı çekti.
Neden mi? Çünkü, 3 günlük su kesintisi hala hafızamda!
Artı, başkanımız Soyer de “Bizde sorun yok ama İzmir depreme hazır değil” diyor.
Böyle bir durumda, aklıma içme suyu değil de ne gelecek?
Tabi, viyadükleri saymazsak!
Her neyse..
Şimdi sıkı durun. Soyer, “Biz hazırız” diyor ya… Boğaziçi Üniversitesi’nin hazırladığı master plana göre sadece İzmir değil Büyükşehir Belediyesi de depreme hazır değilmiş!
Buyurun okuyalım:
“…. İzmir’in suyu Tahtalı, Balçova ve Güzelhisar Barajları ile Sarnıç, Haklakapınar, Çavuşköy, Menemen, Göksu, Sarıkız, Karasülük ve Çamaltı kuyularından temin edilir. Yeraltı ve yüzey suları borular ve su kanalları vasıtasıyla depolara ve pompa istasyonlarına taşınır. İzmir’de içme suyu sistemine ait bu yapılar, deprem şiddetinin en yüksek olduğu bölgelerde yer almaktadır. Su depolarına ait borularda kırılma, birleşimde ayrılma ve burkulma hasarları beklenmelidir….”
Bu raporu okuyunca tüylerim diken diken oldu.
Bilim insanları yıllar önce uyarmış. Su boruları tehlikede diye…
Peki sadece bilim insanları mı?
Hayır. AK Parti İzmir Milletvekili Hamza Dağ da, eleştirilerini dile getirmiş.
Hem de her su kesintisinde! Peki ne demiş? Buyurum okuyalım:
“…Bir an önce gerekli yatırımları yapmak suretiyle bu isale hattının alternatifini mutlaka oluşturmak zorundadır….”
Yani? Ortada, 20 yıldır kullanılan bir isale hattı var. Tamir işleriyle uğraşmayın..
Vakit geçirmeden alternatifini yapın diyor. Bu kadar basit!
Peki biz ne yapıyoruz. Kendimize bakacağımıza, hükümete sallıyoruz.
Halbuki başkanımızın ortak işlenen kabahatler konusunda çok hoşuma giden bir lafı var:
“Hangimiz masumuz ki” diye…
Böyle düşünen bir başkanın konu deprem olunca siyaset yapması baya ilginç.
NOT: Hem ilk deprem yasasının çıkartıldığı 1944 yılından sonraki bütün hükümetleri hem kanunlara rağmen kaçak bina yapan vatandaşları hem de bu yapılara göz yuman belediye başkanlarını hayırla(!) yad edelim!
Çok güzel tespitte bulunmuşsunuz yapılması gerekenleri yazmışsınız acaba yaparlarmı inşallah bir gün yaparlar teşekkür ederim
Bir gün çıkıp İzmir su kesintisine de hazır değil diye açıklama yaparsa çok kırılırım. Evde 75 litre su depoladım.