İzmir’de adaylar belirlenirken CHP yönetimini en çok zorlayacak yerlerden biri Urla. Hayır, 50'nin üstünde aday adayı olduğu için değil. CHP'nin ranta, müteahhit yapılanmalarına, iktidarın betonu sever politikalarına karşı duruşun en net sembollerinden birini Urla'da göreceğiz.
CHP'nin kayyum atanan tek belediyesi Urla oldu. Kayyum atandıktan sonra siyasi olarak sürekli sahada olması beklenen parti örgütü adeta yok hükmündeydi. Kimi yöneticilerin isimleri kayyum olan kaymakamlarla anılırken Urla'nın verilen inşaat ruhsatlarıyla yok edilmesine bir kaç kişi haricinde ses çıkaran da olmadı. Hatta görevden alınan Belediye Başkanı'nın atanması sırasında örgütün başında olan isimler Urla'da oturdukları halde ne bu sorumluluğu aldılar ne de bu süreçte kayyum yönetimine karşı bir politika geliştirdiler.
O kadar siyasetsiz kaldı ki Urla; CHP'nin bir aday adayı, kayyumun proje fonlarına baş vurması için çağrı yapmayı siyaset üretmek sanar hale geldi. Partisi'nin kayyum olarak nitelendirdiği yöneticiye hitaben "Belediye Başkan Vekili ve Kaymakam Sn...." diye mektubuna başlayan bu aday adayının, 3 milyon Euro alınabilecek bir AB fonuna baş vurulması için yaptığı çağrı CHP siyasetinin geldiği yeri göstermediğini umuyorum. Kendisinin ulvi fon bilgisini öne çıkarmanın yanında başka bir siyasi duruşu var mı bu çağrının, bizler göremedik. Siyasetsiz kalmış bir kente siyaset diye dayatılan bunlar kaldı işte...
Dönüp dolaşıp bugünlere geldik. O gün Urla’nın adayını belirleyenler yine aday belirleyecek kudretteler! 50'den fazla aday adayı dosya aldı. Kimi müteahhitlerin çalışanlarına bile dosya aldırdıkları konuşuluyor. İşte tam da burda CHP'nin yeni yönetiminin niyetini test edebileceğiz. Özgür Özel'in genel başkanlık koltuğuna oturmasıyla başlayan değişim halkın çıkarlarına mı evrilecek, rantın kucağına mı hep birlikte göreceğiz...