CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçtiğimiz günlerde yaptığı ''Dava adamı istiyorum“ başlıklı açıklaması parti içinde yeni bir tartışma yarattı. Herkes yazının başlığına takılıp; ''Parti içinde herkes 'Ben ne olacağım?' sorusunu soruyor. Bazılarının derdi partiyi iktidar yapmak değil, partide koltuk kapmak peşinde! Nasıl belediye başkanı, nasıl milletvekili olurum, derdinde! CHP'nin acilen bir dava partisine dönüşmesi lazım. Bize davasına inanan, her türlü saldırıya karşı koyacak ideolojik donanıma sahip, parti disiplininden kopmayacak inançlı dava adamı lazım” ifadelerini görmezden geldi.
Oysa yazı, baştan sona haklıydı.
Gelin öncelişkle “Dava Adamlığı” kavramına bir bakalım. Dava adamlığı her ne kadar sağ muhafazakar özellikle mütedeyyin partilerin sözleri olarak siyasi literetürümüze girse de kendinize sol-sosyal demokrat-ulusalcı-liberal, hangi adı verirseniz verin, bu kavram önemlidir. Özellikle sol düşüncenin hayata geçtiği endüstri devriminin başlangıcı ile dava adamlığı kavramı “ezilenlerin davası” söylemi ile yükselmiştir.
CHP olarak bakarsak kurucu parti olması dışında iktidarı yakaladığı dönemi 1973-1977 yıllarında belli bir ideolojiyi ortaya koyup bunu davası kabul ederek onun çerçevesinde çalışarak yaşamıştır. O dönemde özellikle gecekondularda din-mezhep-etnik ayrım koymadan “ezilenlerin davası” bakışı ile iktidara taşındı. O gün yakalanan bu ivme gerek 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ile gerekse ondan sonra oluşturulan siyaset ortamı sol yelpazede oluşan yeni partileri ve tekrar açılan CHP'yi daha soft hale getirmiştir. SHP ile yakalanan başarı “müteahhitlerin” partiye sızması ile adeta enkaza çevrilmişti. Ardından yeniden kurulan CHP'de parti içinde adeta çıkar-menfaat birlikikleri oluşmasına sebep oldu. İlk seçimlerde CHP-SHP kavgası sonrası eldeki belediyelerin büyük çoğunluğu kaybedilmişti.
Daha sonra parti içinde oluşan oluşan klikler ve bölgesel güçlerden (Adana-Mersin-Hatay'da Arap Aleviler, İç Anaolu ve İçbatı Ege'de Türkmenler ve Türkmen Aleviler, Ege Sahili ve Trakya'da Balkan Göçmenleri, Ulusalcılar ve Türkiye'nin en doğusundan en batısına göç eden-Erzincan, Kars-Tunceli-Sivas Alevileri) oy alan CHP'de en temel özellik bir dava için mücadele edilmemesi Kılıçdaroğlu'nu bu söyleme çekmiştir. “Dedem, babam CHP'lidir ben de CHP'liyim” söylemi dışında bir ideal olmaması CHP'yi iktidardan da uzaklaştırmıştır.
Eminim bir çoğunuzun kafasında “Davamız altı ok. Davamız var” düşüncesi oluşmuştur. Ama bugün gelinen noktada devrin gereksinimi olan “Altı Ok”un dışında yeni kavramlar var. Son dönemlerde globalleşen dünyada değişen yaşam mücadelesi içinde cinsiyetçi bakış açısı, feminizim, çevre sorunları, hayvan hakları gibi toplumu direk ilgilendiren sorunlar var. Bazı marjinal partiler dışında bir çok partinin bu konuda bir bakış açısı yok. Mesela, “toplumun aydın yüzü” olarak kendini tanımlayan CHP'nin net bir politikası var mı?
Ez cümle Kılıçdaroğlu iktidar olmak için “dava adamı” araması çok normaldir. Ama CHP'de dava adamlığından önce bir “Dava Tanımı” yapılması gerekiyor. Sonra bu davayı topluma anlatıp buna inanarak yürekten katkı koyacak isimler bulunur.
Oklarin hedefi sapmış bir defa hedef mümkün gözükmüyor
Bütün olayı ozetlemisin ne yazık beyaz turkler denmeye suyun otesi kızılderili geriye ne kaldı yeni piiro hadi gel siyaset yap