Aslında bu SEMERE sözü krize pek uygun düşmedi. Semere fazlalık, hatta "verim"in karşılığı olarak algılanır. Doğrusu krizin sonuçları uç vermeye başladı. Çalışanların işlerinden olması, esnafın kepenk kapatması, işletmelerin konkordato ilan etmeleri hatta iflas etmeleri birer gazete haberi olarak "dur bakım ne olacak?" söylemiyle, merak konusu olarak, sıranın kendilerine ne zaman geleceği beklentisinin yerini artık başka endişeler aldı. Önümüzde, sele kapılmadan ticari şeref ve itibarlarını koruma telaşında olacakları günler olacaktır. Baksanıza AKP iktidarının iki gözde sektörü olan "enerji" ve "inşaat" piyasası çok zorda. BOTAŞ verdiği gaz bedelini tahsil edemediğinden muslukları kapatıp üretimlerini durdurma tehdidi yapıyor. Tabi bunların doğacak borçlarına karşılık BOTAŞ nezdinde banka teminat mektupları var. Hele bir de bu mektupların nakde dönüştürülmesi gündeme gelirse, seyredin gümbürtüyü. Aynı şekilde Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu bankalara "tahsili mümkün olmayacağı görülen kredi alacaklarınıza, karşılık ayırın" diye zorlamakta. Bunun sonunda bankaların durumu daha bir netleşecek. Bu tahsil edilemeyen kredi alacakları bankaları çok zora sokacaktır. Bu durum krizin ekonomik kurumlarda saklanamayacak gerçeği. Bir de gazetelere haber olamayacak durumda olan şahısların icra dairelerindeki çaresizliği var.
Şuna çok gülüyorum; "efendim son aylarda inşaat sektöründe bir kıpırdama görülüyor. Bu iyiye işaret. Elbette kriz sonraları en çok hareketlilik inşaat sektöründe görülür. Türkiye 1980 24 Ocak karalarından beri gelir dağılımı giderek bozulan bir ekonomik düzen uygulamaktadır. Yani zengini daha zengin fakiri daha fakir yapan bir ekonomik model. İşte krizler bu tür zenginler için bulunmaz bir fırsattır. İnşaat piyasasında bundan sonra büyük ölçekte el değiştirmelere şahit olacağız. Bu ekonominin düzelmesi anlamına gelmez, buna "krizde yoksullaşandan zengine servet transferi" denir.
Yoksulluk belirtileri daha bir gözle görülür boyutlara çıkacaktır. Dün 3 TL ile yoksulluk çekenler yarın 2 TL ile ayakta kalmanın formülünü aramak zorunda kalacaklardır.
Kimse şunu unutmasın. Bu kriz AKP iktidarının elde ettiği kaynakları hiçbir ekonomik geri dönüşü olmayan "beton" ekonomisine beslediği hayranlık sonucu doğmuştur. EKONOMİK olarak bugün yarından iyi. Kötüyü artık tahmin edin.