Türk Dil Kurumu "kriz"e böyle bir tanım getiriyor. Ekonomik yaşamdaki zor dönem dolar ile ölçülüyor oldu. Dolar kuru düştüğünde krizin bittiği, dolar yükseldiğinde krize girildiği/girileceği sanılıyor. Oysa dolar kuru ekonomik hayatın zor dönemlerinin yani krizin belirtilerinden sadece biri. Son ekonomik kriz olarak tanımlanan durumun nedenleri yalnızca Dolar kurunun artması değil. Bence bugünün ekonomik krizi henüz doğru anlaşılmış da değil. Hatta muhalefetin kimi sözcüleri de Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı karşıtlığını öylesine yüksek sesle dillendiriyorlar ki, asıl anlatılması gereken kriz gölgede kalıyor.
Şunu kabul edelim; adına "beton ekonomisi" dediğimiz fiziki yapılarda AKP Hükümeti çok başarılı oldu. Yollar, köprüler, tüneller, hızlı trenler, havaalanları, şehirleri yaşanmaz hale getiren devasa binalar, şehir hastaneleri dedikleri devasa yapılar, AKP’nin eseridir. Bunu bir başarı hikayesi olarak gören yaklaşık 30 milyon seçmen var.
Ama şu hiç sorulmadı; "Türkiye bu kadar zengin miydi? Bu yoğurdun bolluğu nerden geliyordu? Bu kadar ev ve araba nasıl satılıyordu? Kim nasıl alabiliyordu? Bu AVM'ler hangi parayla yapılıyordu? AVM'lerdeki yabancı marka" dükkanlardaki malları kim tüketiyordu?
Konunun açıklaması çok basit. AKP Hükümetleri 2002 krizinden sonra Kemal Derviş'in açtığı çığırda değeri kimi kaynaklara göre 90 milyar dolar olan ülkedeki fabrika, tesis ve kamu haklarını satarak elde ettiğine ek, hazineyi kefil ederek özel sektörü 420 milyar Dolar da yurt dışından borçlandırarak bu günün o "muhteşem" başarısını elde etti. Bu başarılara yaslanarak her türlü "başkanlık dahil" siyasi başarıyı da elde etti. Eee... Peki, ekonomik kriz neden çıktı?
Çok basit; yabancılar artık kredi açmak istemiyorlar. Dışardan hem çok borçlandınız diye, hem de küresel ölçekte kapitalizmin de burnu aktığından hastalık korkusu sarmış, artık yeni borç vermiyor. Böyle olunca da ekonomimizde çark dönmüyor. Borç ödeyememe krizi, hem şirketleri hem de plastik kartla "zengin bir yaşam" süren halkımızı zora düşürdü. Borçlu fabrikatör hammadde alıp üretim yapamıyor. Borcu olmayan ürettiği malı vadeli satmak istemiyor. İnşaatçı daire dükkan satamıyor, otomobil fabrikaları özel tüketim vergisi ve KDV indirimine rağmen araba satamıyor. Kısaca ekonomik hayat; kâbus yaşadığı bir uykuda.
Bu durum artık hepimizin hayatını etkileyecek, öyle yıllarla, aylarla, sayılamayacak uzun bir zaman sürecektir. Çünkü o muhteşem havaalanlarının, o tünellerin, köprülerin, şehir hastanelerinin borçlarına Hazine kefil olduğundan bizler ödeyeceğiz. Üstelik bu öyle bir tuzak ki, AKP sonrası hükümetleri de bloke edecektir. Bu nedenle ekonominin bu hali "Dolar kuru düştü kriz bitti" denecek bir durum değil. Herkes çekecek ama işsiz ve yoksulun Allah yardımcısı olsun.