Bugün gördüğüm kadarıyla gündemi APO işgal edecek. Ne de olsa benim de geçmişte selamlaşıp el sıkıştığım biri. Kendisiyle bir gece 7-8 saatlik bir tartışmam olmuştu. Herkes konuşurken benim susmam olmaz.
Efendim 1974 yılıydı sanırım. 12 Mart tutuklularına Ecevit Hükümeti bir af çıkarmıştı. Millet hapisten peyder pey çıkıyor. Özellikle sosyalist solda kimi dergi çıkarıyor, kimi parti kurma telaşında olduğu, arayış günleri. Solda yer almanın çok arzulandığı merakın zirve yaptığı zamanlardı. Ankara'da ADYÖD adında yeni bir dernek kurulmuştu. Sıklıkla sol öğrencilerin uğradığı hasbihal olduğu bir yerdi. Bu yeni kurulmuş legal bir dernek olmasına rağmen herkes daha çok, ORDU ,PARTI-CEPHE, TIKKO vb. bilinen liderlerini kaybetmiş o günün illegal fraksiyonları merak ediliyordu. Ayrıca içlerinde APO'nun da olduğu üç beş kişilik UKO’culardan ve yeni gruplardan da söz edilirdi.
Bir gün aynı "bekar evi"ni paylaştığımız o dönem Siyasal Bilgiler Fakültesinde öğrenci derneği başkanı olan merhum Sinan Şen, "abi bizim bugün Tunceli Kültür Derneğinin Mimarlar Odasında kongresi var." Gelirsen iyi olur seni divan başkanı yapalım çok çekişme olacak" diyerek beni de kongreye götürdü.
Nitekim gittik beni de divan başkanlığına seçtiler. Ortam gergin ve çekişmeli. Grubun birini Sinan ve arkadaşları yönlendiriyor, diğerini de bizim bekarhaneye zaman zaman gelip giden tanıdığım bugün ölmediyse PKK'nin üst yönetiminde olduğunu gazetelerde okuduğum Ali Haydar Kaytan ve APO yönlendiriyor. Ali Haydari çağırdım gerginlik yaratmayın su kongreyi kavgasız bitirelim dedim. Yok abi olur mu öyle şey diyerek yerine oturdu.
Kongre sürüyorken demek alınan bir karar hoşlarına gitmedi ki; biri ayağa kalktı yüksek sesle "çekin elinizi Kürdistan’dan" dedi. Baktım UKO'cu APO.
-Sen delege misin dedim?
-Hayır
-O zaman delegelerin arasından çık dedim. Sessiz sedasız çıktı kenarda oturdu. Kongre bitti dağılıyoruz. Aşağıya indik UKO’cular beni bekliyorlar. Alçak dozda ufak bir tartışmanın sonunda Sinan'ın önerisi üzerine 4-5 kişi "bekarhaneye" gittik. Evde APO ile yaşadığımız tartışma ortamı mübalağasız 7-8 saat sürdü.
APO'nun o geceki tartışmada bende bıraktığı izlenimi hiç unutamam.
Siz konuşurken etkilenmemek için sizinle göz temasına kesinlikle girmiyor. Sürekli önüne bakıyor. Söylemlerinize hiç cevap vermiyor. Ne söylerseniz söyleyin. Sürekli kendi söylemlerini yineliyor. Tavrını hiç değiştirmemesini normal bulmadım. Bu düzeyde koşullanmanın farklı bir nedeni olmalı.
O, UKO'dan PKK'ya dönüşürken hiç görmedim bir daha. Ancak "Kürt Sorununda CHP'nin Açmazı" adlı bir makale yazarken iki kitabını ve Ali Fırat mahlası ile yazdığı birkaç makalesini okudum. Oportünizmi ya da Türkçe karşılığı olarak fırsatçılığı en iyi değerlendiren biri. Bu vasfını yazılarını okurken anladım.
Sonunda Cumhur İttifakı’nın bir parçası oldu. Fakat her şey çok güzel olacak.