Ülke politikaları tartışılırken, son zamanlarda toplumun kutuplaştığından sık söz edilmektedir. Ülkenin bu genel durumuna paralel, CHP İzmir örgütünde de bu ayrışma ve bölünmüşlük uzun yıllardır devam etmektedir. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı’nın öncülük ettiği, Parti Genel Merkezi’nin demeçlerle konuyu düzelteceğini umduğu bu durum, üzülerek ifade edeyim ki; partiyi İzmir’de giderek halkın gözünde düşüren bir sürece sokmuştur. Durum geçen yerel seçimlerde 8 ilçeyi kaybederek kendini göstermiştir. Üzülerek ifade etmek isterim ki; partinin gelecek umduğu, çok olumlu çalışmalarına tanık olduğumuz bazı ilçelerdeki başkanlarımız da bu genel havadan esinlenmektedirler. Bizler partili üyeler olarak, arkalarındaki kamu gücünü gördüğümüz bu başkanlarla yarışmak gücünde olmadığımız gibi, derdimizde değil. Ancak böylesi kutuplaşmalar sonucu gerçekleşecek delege seçimleri, il, ilçe örgüt seçimleri Başkanların istediği gibi sonuçlanmazsa, büyük tasfiyelerin olacağını bugünden görebiliyorum. İzmir’de belediyelerdeki kamu adına yapılan resmi teftişlerin dışında, partimizden seçilen başkanlarımızı halk adına öncelikle örgütlerimiz denetliyebilme özgürlüğüne ve özgüvene sahip olduklarını göremedik. Bu nedenle özgür birey özgür üye ilkelere bağlı özgür örgüt, gerçekleşmezse halk adına hak arama şansı olamaz.
İl Yönetimine soruyorum; 10 ton su için Konya’lı bir yurttaşın ödediğinin 3 katı bir su bedelini, İzmirli yurttaş ödüyorsa, halkın bu derdini kim dile getirecek. İzmir’in tüm plajlarında 25 lira şezlong parası ödemeden denize girmek mümkün değil. Halkın sözcüsü kim olacak? Urla Zeytinalan’da otobüs ücretini mahkemeye götürüp kazanan ve belediyenin çifte tarife uygulamasını durduran halka karşı, Belediye Başkanı mahkeme kararını uygulamayarak, hatta tanımayarak o bölgedeki otobüs seferlerini kaldırdı. Bunun halkın hak arayışına karşı bir despotluk olduğunu kim Belediye Başkanına karşı halkın hakkını savunacak?
Üye isimlerinin askıda olduğu şu günlerde il ve ilçe başkanlarına büyük sorumluluk düşmektedir. Unutmayalım ki; önümüzdeki dönemde ülkemiz yeni bir siyasi oluşumlar yaşayacaktır. Partimizin yukarda dile getirdiğim müdahaleler nedeniyle kitle bağları iyice zayıflamış durumda. Alternatifsizlikten ötürü partimize oy vermeleri kimseyi yanıltmasın. Üyenin rest çekmesi bir belediye başkanının rest çekmesine benzemez. Önümüzdeki kongre süreci partimiz adına ciddi sorunlar yaratmadan, tam tersine tabandaki üye ayrışmasını giderecek şekilde çalışmalar yürütülmelidir.
Öncelikle İl Başkanı mahallelerde tüzük hükmü olan çarşaf liste uygulamasını zorunlu hale getirmelidir. Bunu pratik olarak her liste çıkaran gurup delege sayısının iki katı isim yazılarak temsili olabildiğince yaygınlaştırmayı zorunlu kılmak da bir çözüm olabilir. Partimizin buna ihtiyacı var. Herhangi bir etkinlikte 10 kişiyi bir araya getiremeyen ilçelerimiz var. Grupçuluk ve ekipçilik parti tabanında üyelerin partiden soğumasına ve uzaklaşmasına neden oldu. Bu kongre sürecinde bunun giderileceğini umarım.
Olması gereken bence de bu: "Öncelikle İl Başkanı mahallelerde tüzük hükmü o*** çarşaf liste uygulamasını zorunlu hale getirmelidir" sayın hocam.