Son bir yıldır CHP'de Ankara'ya kim davet edilse "Kulağı çekildi", "Fırça yedi", "İstifa et" dendi dedikoduları başlıyor ve bu söylentiler sosyal medya hesaplarından başlayıp haber portallarında "İddia edildi" ifadesiyle haber oluyor.
"12. Katın Gözcüsü"nü uzun süredir takip eden okurlarımız her böylesi iddia sonrası bizi ararlar ve her defasında iddianın asılsız olduğu ortaya çıkar. İşin ilginci bu iddiaların hayata geçtiği yani kulağı çekilen başkanlar nedense gündeme getirilmez. Zaten CHP Genel Merkezi böyle bir şey yaptığında bunu herkes görsün ve ders alsın diye göstere göstere yapar. Hatta bu sene içinde İzmir için bunu çok net gösterdi. Hatta aynı başkan için bir kez değil, birkaç kez gösterdi. Başkanı ikna edemeyen mahalle muhtarını, hem genel merkezde makamda hem de TBMM Grup Toplantısı'nda ağırlayarak mesajı verdi.
Hele de son dönemde tüm kadroları ile "bu kez iktidarız" iddiası ile seçime hazır olduğu sinyali veren bir CHP varken Genel Merkez, kendi kadrolarını ve başkanlarını hedefe koymaz. Hatta sahip çıkar. Bakınız Aksaray'ın Yeşiltepe Belediye Başkanı CHP’li Tahsin Çelik’in son kaset skandalına. Aynı ilden benzer skandala karışan Yeşilova Beldesi’nin MHP’li Belediye Başkanı Veyis Baysal'ın partisi istifasını isterken CHP tam tersine böylesi bir siyaset anlayışını kınayarak belediye başkanına sahip çıktı.
Tam bu örnekten yola çıkarak şunu diyebiliriz ki; CHP Genel Merkezi ijktidar yolunda hiçbir belediye başkanını hedefe koyacak hamle yapmaz. Çok çok aleni bir yüzkızartıcı suç olmadıkça hiçbir başkan ve vekil için bu karar alınmaz. Hatta katıldığı bir programda, tüp bebek tedavisi için kendisinden yardım isteyen bir kadınla ilgili anısını anlatırken kullandığı ifadeler nedeniyle, 'Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk edilen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan da en hafif ceza ile çıkarılacak.
Burada asıl tartışılması gereken CHPlilerin bu konudaki tavırları. Asıl sorun kimin Ankara'ya gittiğinden çok, bazı CHPlilerin "Solcuyuz. Solculukta eleştiri vardır" diyerek kendi partisine ettiği düşmanlığın önüne geçmek. Bunun önüne geçmenin en önemli yolu da "dar grupçu anlayışı" yani bir dönem partide çokça kullanılan "hizipçi anlayışa" prim vermeyip yok etmek. Yoksa en başta beklentileri çerçevesinde "hizipçi anlayışa" meyledenler olmak üzere kaybeden CHP olur.