Bizim kuşak hak mücadelesini hukuku savunarak sürdürdü. Faydacı, fırsatçı olmadı. Fikir özgürlüğünü savunarak sosyalizmi kitlelere anlatmaya çalıştık. Şadi Alkılıç adlı bir yazar 1965 yılında Cumhuriyet Gazetesine yazdığı bir makalesi "sosyalizmi övücü" bulunduğu gerekçesiyle 25 yıla mahkûm edilmişti. Türkiye'nin aydın kesimi gençliği bu olay nedeniyle çok önemli bir "fikir özgürlüğü" mücadelesi vererek Şadi Baba'yı hapisten çıkardı. Evrensel ilkedir. Fikir bir düşünce tarzıdır, bir tasarımdır, bir ütopyadır, fikre hukuki engel konamaz.
Fikri olan düşüncesi olan bunu dile getirip örgütleyip hayata geçirmeye çalışırsa, yani fikrini eyleme dönüştürürse, bu "eylem" de suç teşkil ederse hukukî tedbir devreye girer.
Diyarbakır, Mardin, Van, Belediye Başkanlarının görevden alınmaları iki yönden tam bir hukuksuzluktur.
Seçime girerken savcılıktan alınan "iyi hal" kağıdına rağmen somut bir suç, bir soruşturma yoksa, görevden alınması bir hukuksuzluktur. Ola ki; soruşturma yürütülecek mantığıyla görevden alınsa dahi, kayyum atanamaz!!! Belediyeler kanununa göre görevden alınan belediye başkanının yerine Belediye Meclis üyeleri kendi aralarında birini Belediye Başkanı seçerler. Bunu yaptırmamak ikinci bir kanunsuzluktur. Bunun siyasi literatürdeki adı faşizmdir.
Ben birey olarak öğrenci hareketi içinde sonradan PKK'ya dönüşen Ulusal Kurtuluşçular olarak bilinen oluşuma aralarında bir sürü tanıdığım olmasına rağmen hiç bir yakınlığım ve sempatim olmadı. Aynı şekilde HEP, HDP vb. oluşumlara da sıcak bakmadım sempati dahi duymadım. Üstelik HDP’nin Türkiye'de solu sınıfsal mücadeleden kopararak "özgürlük" "eşitlik" gibi bazı değerleri "sol"un "emeğin" ve "hak"ın yerine ikame ederek anti emperyalist anti kapitalist söylemi, tamamen unutturdu. Emperyalizmin bölgedeki emellerini bir kurtuluş fırsatı saydı.
Elbette benim bu siyasi hareketi benimsememem bu partiye mensup üç belediye başkanının yasal olmayan bir yolla görevden alınmasını kınamama engel değil. Üstelik bu yolun halkın düşmanlaşmasını bölünmesini ayrışmasını körüklediği için tam da ABD'nin bölgemizde istediği gerginliğe hizmet etmekten başka kimseye bir yararı olmayacaktır.
Özdemir İnce’nin çok sevdiğim bir sözü var. "Ben Türkiye’nin bölünmesine karşıyım. Ancak böyle bir düşüncenin savunucuları varsa bu düşüncelerinin yasaklanmasını istemem. Tam tersine savunmalarını isterim." der.
Siz perinçek ile aynı taraftasınız