Dünya ve Türkiye’ de gıda israfı ve kaybı ekonomik ve sosyal bir problemdir. Gıda israfını azaltmak, sürdürülebilir ve önlenebilir çözümler üretebilmek için gıda atığı oluşumunun iyi bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü insan tüketimi için üretilen tüm yenilebilir yiyeceklerin yaklaşık üçte birinin israf edildiğini ifade etmektedir. Bu miktar üç milyar kişinin beslenmesine yetecek düzeyde ve bunun yıllık maliyeti ise 940 milyar Ş’dır. Bu sorun son yıllarda dünya da merak edilen ve önlenmesi için çaba harcanan konular arasına girmiştir. Bu amaçla Birleşmiş Milletler ‘Sıfır Açlık’ kampanyası oluşturmuştur. 2015 yılında düzenlenen G20 Tarım Bakanları Toplantısında ‘Sürdürülebilir Gıda sistemlerinin Tesisi Kapsamında Gıda İsrafı ve Kayıpları’ ana tema olarak belirlenmiş ve sonuç bildirgesinde gıda sistemlerinin etkinliğinin iyileştirilmesi, israfın azaltılmasında alınacak önlemler için ekonomik ve fiziksel olarak gıda israfının belirlenmesi ve etkilerinin ortaya konulması için ortak anlayışın benimsenmesi kararı yer almıştır. UN-FAO gıda atıklarının azaltılması koalisyonu kurulmuş ve 30 ülke bu koalisyona katılmıştır. Koalisyon 2030’a kadar israfın %50 azaltılması hedeflemiştir.
Gıda israfı ve kaybı orta ve yüksek ülkelerde düşük gelirli ülkelere göre daha fazla kayıplar oluşmaktadır. Orta ve yüksek gelirli ülkelerde, imalat sanayi ve tüketim aşamasındaki uygulamalardan kaynaklanırken, düşük gelirli ülkelerde ise finansal nedenlerden ötürü gıda kaybı ve israfı oluşmaktadır.
Gıda zincirinde tarla ve çiftliklerde üretim sürecinde ürünün toplanması veya harmanlanmasında yaralanan meyve sebzeler, ani fiyat düşüşleri nedeniyle tarlada kalan tahıllar, avlama sırasında zarar gören balıklar gıda kaybına neden olmaktadır. Hasat edilen ürünlerin depolama sürecinde ise zararlıların (haşere) ürünü yemesi, meyve sebzelerde hastalık ve zararlılar nedeniyle ürünlerin bozulması, deniz ürünlerinde soğuk zincirin oluşturulmaması nedeniyle bozulan balıklar gıda kaybına sebep olmaktadır. Dağıtım kanalında ise satılmayan ürünlerin son kullanma tarihlerinin geçmesi, uygun depolama koşullarının sağlanmaması nedeniyle ürünlerin bozulması gıda israfına neden olmaktadır.
Dünyada her 3 tabaktan birinin çöpe gittiği ve her 1 dakikada 3 çocuğun açlıktan öldüğü ve israf edilen gıdanın yüzde 60’ının yeniden kazanılabileceği düşünüldüğünde durumun ciddiyeti daha çok kendini göstermektedir.
Bu çalışmanın temel amacı, İzmir ilinde yaşayan tüketicilerin gıda israfına ilişkin farkındalıkları ile gıda israfının önlenmesine yönelik tutum ve davranışlarını ortaya koymaktır. İzmir ili genelinde 155 tüketici ile anket yapıldı ve verilen cevaplara göre tüketicilerin tutum ve davranışlarını, israf konusunda bilgi düzeylerini belirlemeye çalışıldı.
Yapılan çalışma da tüketicilerin cinsiyetlerine bakıldığında 77’si kadın ve 78’ i erkektir. Tüketicilerin eğitim durumları incelendiğinde; 155 kişiden %3.2 si okuryazar, %4.5 ilkokul, %23.9 lise, %68.4 ‘ü ise üniversite mezunudur. Katılımcıların yarısından fazlası yüksekokul mezunudur.
Buna göre ‘Gıda israfı yaptığımda kendimi kötü hissederim’ cümlesine %67,7‘si ‘kesinlikte katılıyorum’ cevabını vermiştir. Ankete katılan tüketiciler israfın kendilerinde kötü his oluşturduğunda hem fikirdirler.
‘Gıdaların israf edilmemesi için yeterli bilgi ve değerlendirme becerisine sahibim’ ifadesine ise katılımcıların %48,4’ ü katılıyorum cevabını vermiştir. ‘İsraf yapmamak adına artan kalan gıdaları kullanırım’ ifadesine %48,4’ ü katılıyorum cevabını vermiştir. Bir diğer soru ise ‘Artan yemekleri çöpe atarım’ ifadesidir. Yaklaşık tüketicilerin %34.2’si artan yemekleri çöpe atmaktadır.
‘Yakın zamanda tüketeceksem son kullanma tarihi yaklaşan gıda ürünlerini satın alırım’ ifadesine tüketicilerin %30,3 ‘ü katılmıyorum cevabını vermiştir. ‘Ambalajlı bir gıdanın tavsiye edilen tüketim tarihi yakın zamanda geçmiş olsa da kullanılabilir durumda ise bu gıda ürününü tüketirim’ ifadesine %23,9’u katılıyorum cevabını vermiştir. ‘Son kullanma tarihi ve tavsiye edilen tüketim tarihi arasındaki fark konusunda bilgiliyim’ ifadesine %41,3’ ü kesinlikle katılıyorum cevabını vermiştir. ‘İsrafı önlemek için meyve ve sebzeleri alırken miktarına dikkat ederim’ ifadesine %51’i kesinlikle katılıyorum cevabını vermiştir. ‘İnsanlar çevreye karşı duyarsız’ ifadesine %63,2’si kesinlikle katılıyorum cevabı vermiştir.
Tüketicilere ‘Haftalık aldığınız ürünlerin ne kadarını israf ediyorsunuz?’ sorusunu ürün bazında anket formunda tüketicilere soruldu. Verilen cevaplara göre ekmek ve unlu mamullerin, meyve sebze ürünlerinin, pişmiş yemeklerin ve bakliyatın en fazla israf edildiği belirtilmiştir.
Ankete katılan tüketicilere ‘Tüketemeyeceğiniz Ürünleri Nasıl Değerlendirirsiniz?’ sorusu sorulmuştur. Buna göre en çok değerlendirme yöntemi olarak sokak hayvanlarına verdiğini, derin dondurucuda sakladığını, farklı yemekler içerisinde kullandığını belirtmiştir.
Ayrıca ankete katılan tüketicilere ‘Gıda İsrafı Etme Sebepleriniz Çoğunlukla Aşağıdakilerden Hangileridir?’ sorusu sorulmuştur. Verilen cevaplarda tüketicilerin en çok son kullanma tarihi geçtiği için, küflendiği için ve çok uzun süre dolapta kaldığı için israf ettiklerini belirtmişlerdir.
Tüketiciler gıda ürünü satın alırken farklı yargılar içerisindedirler. Sahip oldukları yargılar doğrultusunda gıda ürünü hakkında değerlendirme yapmaktadırlar. Fakat söylemler satın alma davranışlarına yansımamaktadır. Bunun sonucunda satın alınan gıda maddeleri tüketilememekte ve israf edilmektedir. İnsanlar etkilerini ya da sonuçlarını kısa vadede görmedikleri eylemlerden çok fazla etkilenmemektedirler. İsraf edilen her bir gıda ürünü için kullanılan kaynakların ve harcanan emeklerin göz önüne alınması gerekmektedir. Her ne sebep ile yapılıyor olursa olsun israfta rol oynayan en önemli faktör insan faktörüdür.
Bunun için;
İhtiyacınız olanı kadar satın alın. Yemeklerinizi planlayın. Bir alışveriş listesi yapın ve ani satın alımlardan kaçının. Daha az yiyecek israf etmekle kalmaz, aynı zamanda paradan da tasarruf edersiniz!
Yiyecekleri görünüşüne göre yargılamayın! Garip şekilli veya zedelenmiş meyve ve sebzeler, tüketiciler görsel standartları karşılamadıkları için genellikle almaz ve bu ürünler çöpe atılır. Merak etmeyin, tadı aynıdır.
Yiyecekleri akıllıca saklayın. Eski ürünleri dolabınızın veya buzdolabınızın önüne, yenilerini arkaya taşıyın. Buzdolabında açık yiyecekleri taze tutmak için hava geçirmez kaplar kullanın ve böceklerin içeri girmesini önlemek için paketlerin kapalı olduğundan emin olun. Gıda etiketlemesini anlayın. "Son kullanma tarihi" ni kontrol etme alışkanlığı edinin.
Küçük başlayın. Evde daha küçük porsiyonlar hazırlayın veya restoranlarda büyük yemekleri paylaşın. Artıklarınızı sevin. Yaptığınız her şeyi yemiyorsanız, daha sonrası için dondurun veya artıkları başka bir öğünde malzeme olarak kullanın.
Yiyecek atıklarınızı kullanın. Yiyecek atıklarınızı atmak yerine kompostlayın. Bu şekilde besinleri toprağa geri veriyorsunuz.
Daha az su kullanın. Susuz yiyecek üretemeyiz!
Yanlış bilgi ve inanışları düzeltecek, son kullanım tarihi, tavsiye edilen tüketim tarihi ve mutlaka ... tarihinden önce tüketilmeli gibi uyarıların ne demek olduğunu, artan malzemelerle neler yapılabileceğiyle ilgili yeni tarifler gibi konularda yazılı ve görsel basından da destek alınarak gıda üretiminin tarladan sofraya kadar olan her aşaması için bilgilendirici eğitimler verilmeli ve düzenli olarak tekrarlanmalıdır.
Özetle, daha az israf etmek, ölçüsünde yemek yemek ve sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemek, açlıktan uzak bir dünya inşa etmek için inanın zaman ayırmaya değer. Günlük alışkanlıklarımızdaki küçük değişiklikler, büyük bir küresel etki yaratabilir. Harekete geçelim, yiyecek kaybını ve israfını hep birlikte durduralım.
***29 Eylül Uluslararası Gıda Kaybı ve İsrafı Farkındalık Günü' olarak kutlanmaktadır.
İçerik olarak önemli bir konuya değinmişsin ancak anlatım bozuklukları, dil hataları ve etkisiz sunumu nedeniyle okuyucuda beklenen etkiyi yaratamıyorsun. Benim haricimde gerçek bie okuyucu kitlen yok gibi bir şey.Yeniden yazılması ve profesyonel bir redaksiyondan geçmesi şart yazının.
Tebrik ederim çok Bilgilendirici bir yazı olmuş
Bravo Pınar Hanım başarılarınızın devamını diliyorum, ağzınıza sağlık