Tek tek insanlar olarak akıl ve ruh sağlığımızın bozulması gibi, “devlet aklı” denen şeyin akıl ve ruh sağlığının da bozulabildiğine şahit oluyoruz.
Afganistan, Irak ve Libya’nın hayatının karartılmasında uluslararası hukuku hiçe saymakta bir beis görmemiş olan ABD, Suriye’de 5 yıldır aşamadığı bir engele çarpınca, devlet aklı ve ruhu ciddi bir travma geçiriyor.
ABD’nin “Oynatmaya Az Kaldı..” Sınırı
ABD’nin dilinde “no” olan sözcük Suriye’de Rusça “nyet” olarak karşısına çıktığından beri ABD cephesinde işler, adım adım delilik sınırına doğru gidiyor.
Rusların dilinde “Nyet” sadece kof bir söylem değil, sıklıkla “füze” kılığına giriyor.
Esad’a göre teröristlerin, ABD’ye göre Esad rejiminin yaptığı iddia edilen Hula ve Hama katliamlarının yaşandığı 2012 yazında, Suriye’ye (Libya’da yapılan türden) bir dış müdahale iştahının hayli kabardığı hatırlardadır.
Batı’lı resmi ağızlarda “Esad gitmeli” söyleminin (ve “Şam’da Cuma namazı” hevesinin) tavan yaptığı o günlerde, BM ortamına bomba gibi bir “nyet” düşmüştü.
Basında UFO yorumlarına da yol açan esrarengiz bir ışık, Rus Savunma Bakanı tarafından şöyle açıklandı: “Başka ülkelerde vatandaşların ne gördüğünü bilemiyoruz. Ama bizim füze denememiz başarılı geçti” (8-9 Haziran 2012 tarihli gazeteler)
ABD ve Batı, Suriye meselesinde balistik bir “nyet” ile ilk o zaman karşılaştı sanırım.
Hedefi tam olarak nerelerdi biz bilemeyiz. Mesaj ilgilisine ulaşmış olmalı ki, akabinde Batı’nın Suriye’ye müdahale iştahı biraz kaçtı.
* * *
2015’te, ABD’nin Suriye için eğitip donattığı “iyi adamlar”, “Esad gitmeli” hedefini neredeyse gerçekleştirmek üzereydi ki, Rusya, Suriye’ye tam tekmil girdi.
Lafı hiç dolandırmadı, “Rejime karşı silah çeken herkes nazarımda teröristtir” dedi.
Birkaç ay içinde denge tam tersine döndü.
Al sana travmatik bir “nyet” daha.
Bundan sonra ilginç bir “ateşkes” dönemi başladı.
“İyi adamları”nın hayatı tehlikeye girdikçe, Kerry’nin, Lavrov’a, “ateşkese evet, ama Rus ve Suriye uçakları yere insin” diye, defalarca koştuğu bir dönem.
70 yıldır hep başka ülkelerin başvuru mercii olmuş ABD, şimdi -hem de Rusya’ya- başvuran konumuna “düşüyor”. ABD’nin kibri için, buyrun bir travma daha..
Her başvuruda Lavrov, Kerry’e, “şu sizin ‘iyi adamları’ El Nusra’nın (Fetih el Şam) dizinin dibinden ayırın ki, biz Nusra’yı vururken onları da telef etmeyelim” dedi.
Kerry de çok akıllı ya, bu “ayırma” işini yap(a)madı, ama habire, “siz Esad’ın (ve tabii Rusya’nın) hava kuvvetlerinin yere inmesini sağlayın” dedi.
Kerry, geçen Şubattan beri, bu “kurnazlığı” hep tekrarladı durdu. Her defasında aldığı cevap aynıydı oysa: Nyet!
Neticede “ateşkes” çöktü. Rusya, ABD iletişimi bitme noktasına geldi.
* * *
Bu kadarla kalmadı. Rusya’yı engelleyemediği için, “iyi adamları”nın ABD’ye güveni aşınmaya, cihatçılarda zaten var olan ABD alerjisi iyice dışa vurmaya başladı.
ÖSO gruplarının bile, Fırat Kalkanı operasyonuna katılan ABD özel kuvvetlerine “nyet” demesi; “katil kafir ABD Suriye’den defol” sloganları ve tekbir eşliğinde ABD bayrağı yakması bunun bir tezahürü olsa gerek. (27 Eylül 2016 tarihli gazeteler)
* * *
Düşünün ki bir çok ülke ve onlar adına sahada savaşan gruplar, size güvenerek, pozisyon almış, ama siz onların çıkarlarını koruyamaz duruma düşmüşsünüz. Size güvenenler ne hisseder? Siz ne hissedersiniz?
İşte böyle bir çıkmaza düşen ABD yönetimi, geçtiğimiz haftada, medya üzerinden “Esad rejimine yönelik askeri operasyon seçeneğinin yeniden gündeme alındığına” dair haberler “sızdırmaya” başladı. Karizmayı kurtarma adımı..
Rusya ne yaptı? Suriye’deki savunma sistemini, hızla yeni füze (ve tabii uçak) kalkanıyla takviye etti. Füze kılığında bir “Nyet!” daha.
* * *
ABD, “askeri operasyon” yapacak mı? İnşallah olmaz, zira bu felaket olur.
Ama yapamazsa -ki bence daha büyük olasılık bu- “Nyet”ler yüzünden yetersizlik sendromu yaşayan bir süper güç, öfkesini birilerinden çıkarmaz mı?
O “birilerinden” biri de Türkiye değil mi?
Peki Biz Dışarıdan Gelecek Şoklara Hazırlıklı mıyız?
ABD, hele Rusya-Çin ekseni karşısında Ortadoğu’da, Pasifik’te irtifa kaybederken, Türkiye’den tümden vazgeçebilir mi? Sanmam.
Ama stratejik çıkarlarına dokunan durumlarda ayar vermeye çalışmayacağını sanmak da mümkün değil.
* * *
Mesela 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsünün, ABD’nin bilgisinden, gayri resmi rızasından bağımsız olmadığından kuşku yok.
Tam manasıyla başarılamadı. Yani o gün ABD’ye bir “nyet” de Türk halkından geldi; darbeye hayır dedi. Ama TSK’nin gücüne darbe vurabildi.
* * *
TSK’nde, yargıda, emniyette FETÖ’cü teşkilatlanmanın en büyük vebalini taşıyan AKP yönetimi, bugün de Mehmetçiği Suriye’ye soktu.
* * *
Bağımsızlığımız tehdit altındaysa, askeri harekat kaçınılmaz. Bu tartışılmaz.
Ama bu yoksa; resmi, açık ve meşruiyetini kimsenin tartışmayacağı anlaşmalarla değil de, emrivakiler ve başkalarının yaktığı zımni “yeşil ışık”larla yola çıkılmışsa, bu, “Şam’da Cuma namazı” hevesinden daha kötü bir macera olabilir.
Gerekli ve mümkün gördükleri an ve yerde, büyük devletlerin açık veya gizli tehditlerine açık bir girdaba sürüklenmiş oluruz.
Başkasının yaktığı “yeşil ışık” Mehmetçiği korumaz. Yarın kırmızıya çevrilirse ne yapacağını bilmiyorsan, bu, askerimizi bir maceraya sürüklemek olur.
İnşallah onurlu bir çıkış planı vardır.
Aksi halde, yönetimi, bunun vebalinden OHAL dahi kurtaramaz.
AKP’nin Suriye maceracılığından önce bir PKK sorunumuz vardı. Bakın şimdi bir de FETÖ çıktı. Ve “stratejik derinlik”ten miras PYD/YPG ve IŞİD terörü de..
Büyük devletlerin, gizli yollardan PKK vd..ni daha etkili donatması çok mu zor?
* * *
OHAL’in FETÖ ile mücadele sınırından çıkıp, hükümetin “öteki” olarak gördüğü her kesimi, her muhalefeti sindirme aracına dönüşmesi, ülke içinde toplumsal ve siyasi bölünmeleri derinleştiren, iç istikrarsızlık riskini besleyen tehlikeli bir gidişat.
Lakin güç sarhoşluğu içindeki iktidar bunu pek de umursar gibi görünmüyor.
* * *
Hükümetin umursamazmış gibi yaptığı çok önemli (hatta en önemli) bir istikrarsızlık unsurumuz daha var. Ki bu Türkiye’nin “Aşil topuğu”:
Ekonomimiz; Rusya’nın birkaç kalemdeki yaptırımına dayanamayıp 7 ayda dizlerinin üstüne çöken AKP “ekonomi mucizesi”(!)
Sıcak para, soğuk para fark etmez, dışarıdan borç dolar ve avro girişi olmadan büyüyemeyen ekonomi yapımız.
Ve bu dolar ve avro musluğu da ABD ve Batı’nın finans piyasalarına bağlı.
S&P, Moody’s gibi kredi derecelendirme kuruluşları kredi notumuzu indirince, bu “siyasi karar” diye kızıyor yöneticiler.
Oysa karar siyasi olsa ne olmasa ne? Sonuca bak..
Erdoğan, “ciddiye almadığını .. hiç umursamadığını” söylerken, bakan Albayrak da “vız gelir tırıs gider” demiş.
Umursamasın! Ama bakın dolar da onları umursamıyor. 3 TL’yi geçti işte.
Dolar bazında biraz daha yoksullaştık. Dış borcumuz TL bazında daha da arttı. Daha önce ekonomimiz yüzde 4,5 büyüyecek diyordu AKP hükümeti, şimdi bu tahminini 3,2’ye düşürmek zorunda kalıyor. Gerçekte bunu tutturabileceği de şüpheli..
* * *
Söyler misiniz hangi OHAL dış müdahalelere karşı güvenle koruyacak bizi?