AKP yönetiminin “algı operasyonu” ustası diye adı çıkmış kamuoyunda.
Ama son zamanlardaki söylemlerde, kamuoyuna dönük “algı operasyonu”ndan ziyade kendine dönük bir “özgüven algısı” ihtiyacı; “aslında çok güçlüyüm!” duygusunu hissetme ihtiyacı ağır basıyor sanki.
Dolar tüm dünyada düşerken Türk Lirası bu dolar karşısında bile paldır küldür düşüyor. Bu durumun üstesinden gelemediği, çaresizliği apaçık görünürken “Türkiye ekonomisi tırmanışta ama göremeyenler var” demek kendinden başka kimi kandırabilir ki?
Karadeniz’de doğal gaz keşfi, ülkenin milli servetine ve dış ticaret açığına pozitif bir katkı olarak elbette olumlu.
Ancak “müjde verileceği” müjdesi, sonrasında bu keşif haberlerindeki abartılı coşku ortamında AKP yönetiminde ve medyasındaki dil, kendinden emin oluşun dili değil.
- Özgüvenini yitirmekte olan bir megalomaninin “alkışlanmak”, “onaylanmak” arzusu
ile
- Hazine ve maliyeden sorumlu bakanın cari açık-enerji ithalatı ilişkisi konusundaki cehaletini yansıtıyor.
* * *
Birincisi: NTV canlı yayınında bakan, “Müjdeden sonra toplumda oluştuğu özgüven, mutluluk inanılmaz” diyor, “83 milyonun bu haberden mutlu..” olduğunu söylüyor. Yani, 83 milyon çantada keklik(!), “bu haberden mutlu..” ve “özgüven .. inanılmaz” ise kamuoyunun onayı konusunda daha ne beklenir ki?
Gelin görün ki bu tatmin etmiyor bakanı. Bir “.. birileri ..” var ki, “Eğitimli kesim üzerinden öyle bir beyin yıkama var ki gerçekleri görememe. 83 milyonun bu haberden mutlu olmasına üzülen böyle bir muhalefet ..” (25 Ağustos 2020, gazeteduvar.com.tr)
Görünüşe bakılırsa naif değil; belli ki “benim mutlu olmama üzülen” diyeceği yerde “83 milyonun mutlu olmasına..” diyor.
Aslında doğalgaz keşfinden, çıkartılmasından üzüntü duyan “böyle bir muhalefet” zaten yok.
Ama,
- Libya’da, geç kalınmış bir münhasır ekonomik bölge anlaşmasını yaptığı Trablus hükümeti ile ilişkinin -ihtimal Trablus, Tobruk meclisiyle uzlaşmak zorunda bırakıldığı için- sallantıya girmesi,
- PYD-PKK koridorunu kırmak için kurgulanan 480 km uzunlukta “güvenli bölge” yerine, Tel Abyad-Resulayn arasındaki 140 km’lik uzunlukta kaldığı gibi, ABD’nin Barzani ile kotardığı yeni “devletçik” projesini de engelleyememesi,
- İdlib’te, Şubat sonunda karşı karşıya kaldığımız ağır bedel sonucunda katlanmak zorunda kalınan Rusya baskısı
Ve benzeri çıkmazların ufunetini kimden çıkartacak?
Vaktiyle kendilerine, böyle çıkmazlara saplanmamanın yollarını öneren muhalefete, “siz haklıymışsınız” mı deseydi!. Bunu yapabilir mi?
Yapamayınca elinden gelen de bu haliyle; “alkışlasanıza, mutlu olsanıza! Niye olmuyorsunuz?..” asabiyeti..
* * *
İkincisi: Bakanın enerji ithalatımız ile cari açığımız arasında sebep-netice bağı kuran dahiyane(!) öngörüsü..
Karadeniz’de bulunan doğalgazla ülkenin önüne açılan geleceği şöyle tasavvur ediyor bakan: “320 milyar metreküp .. ilk fazı sonrası açıklanan rakam .. geri kalan kısmında .. çalışmalar da bittiğinde .. Artık Türkiye’nin cari açık değil cari fazla, döviz fazlası vereceği dönemi konuşacağız. .. Türkiye bu keşifleriyle .. önümüzdeki yıllarda bir de bakmışız ki cari fazla, döviz fazlası veriyor” (25 Ağustos 2020, ntv.com.tr)
Çıkaracağımız doğal gaz ülkemizin petrol ve gaz ithalatına harcadığını tamı tamına karşılasa bile (olmaz da, hadi olsa bile) ekonomimizin cari açık döneminden cari fazla dönemine geçemeyeceğini göremiyor bakan. Oysa kendisine bağlı TÜİK’in dış ticaret istatistiklerini okuyabilse görebilirdi ki, ekonomimizin müzmin cari açığının ana kaynağı yatırım malları ve ara malları ticaretimizdeki açık.
Kendisine bağlı TÜİK’in dış ticaret istatistiklerini, petrol, doğalgaz vb. verileri dışarıda bırakarak, bunlar hariç yatırım ve ara malları üzerinden okumaya cesaret edebilse görebilirdi ki, petrol, doğalgaz ithalatına ödediğimiz para, yatırım ve ara malları ticaretindeki açığın yanında devede kulak kalır..
Petrol ve doğalgaz HARİÇ yatırım ve ara malları ticaretimizdeki dış açığımızı, mesela 2017, 2018 ve 2019 yıllarında, sırasıyla -yuvarlak hesap- 78 milyar, 61 milyar ve 46 milyar DOLAR hesapladım.
Petrol ve gaz fiyatlarındaki çıkış-inişlere göre bizim buna ödediğimiz para 25-40 milyar dolar arasında değişebiliyor. Bu miktarlar, yatırım ve aramaları ticaretindeki açığa kıyasla hayli küçük.
Demek ki “.. bir de bakmışız ki cari fazla, döviz fazlası ..” veren bir ekonomi istiyorsak, esas olarak yatırım ve ara mallarında fazla veren bir sınai dönüşüm şart. Bu da, AKP ekonomi zihniyetinden çıkmaz?
* * *
Cari fazla vererek büyüyebilen ileri ülkelerin hiçbirisi “.. bir de bakmışız ki ..” ciddiyetsizliğiyle, şans eseri ulaşmıyor bu noktaya.
Çin, Almanya gibi devleri bir yana bırakalım. 1970’lerde bizden daha yoksul bir noktadan başladığı sanayileşme serüveniyle Güney Kore’ye bir bakın.
Petrol ve doğalgaz ithalatına bizden daha çok bağımlı.
Mesela 2018’de 100 milyar doları aşkın petrol ve doğalgaz ithalatı var (bizim aynı yılki petrol, doğalgaz ithalatımızın yaklaşık 4 katı)
O yıl, biz net 54 milyar dolar dış ticaret AÇIĞI vermişiz. Güney Kore, 70 milyar dolar dış ticaret FAZLASI..
Yani yatırım malları-ara malları-tüketim mallarından kazancı öyle büyük ki, hem 100 milyar doları aşkın petrol-doğalgaz bedelini ödemiş; üstüne bir de 70 milyar dolar fazla bırakmış.
Güney Kore, yatırım ve ara malları üretici gücünü çözmüş..
2018’de bizim yatırım ve ara mallarındaki ticaret dengemiz, yukarıda verildiği gibi, 61 milyar dolar AÇIK..
* * *
Eyy “.. birileri ..”, eyy “eğitimli kesim..” mutlu olsanıza, sevinsenize(!)
* * *
Müzmin dış ticaret açıklarıyla burnu borçtan kurtulamayan bir Hazine ve Maliye’nin başına gelir gelmez Rahip Brunson krizi ve Chattamhouse “faiz lobisinin” sersemletici dolar yumruklarına muhatap ol; 5 TL’yi geçip sonra bir ara 7,2 TL’yi görüp, rahibi tahliye ederek ancak yeniden 5 TL düzeyine tekrar indir vs. derken bugün 7,3’ler düzeyine çıkmasını engelleyeme..
Normaldir tabii. Siyaseten sorunsuz bir yerde, küçümsenmeyecek bir rezerv bulunca “.. bir de bakmışız ki cari fazla, döviz fazlası ..” ümidine kaptırma kendini..
Kolay mı?..
* * *
30 Ağustos zaferiyle vatanı emperyalizm boyunduruğundan askeri olarak kurtarmakla kalmayıp, 1930’lardaki plânlı sanayileşme hamleleriyle dış ticaret FAZLASI veren bir iktisadi bağımsızlığı başaran, başta Atatürk olmak üzere Cumhuriyetimizin tüm kurucu kuşağını saygı ve minnetle anıyorum.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.