Gün geçmiyor ki yeni bir öfkeyle dolmasın içimiz, yeni bir adaletsizlikle yüzleşmesin benliğimiz. Aklımızla, ruhumuzla, insanlığımızla, adalet olgumuzla dalga geçiyorlar sanki. Güzel olan her şeyin ırzına geçiyorlar adeta. Tam bir şeyler için umut edecek oluyoruz. Ardından umudumuzun selâsının okunduğunu görüyoruz. Sürekli bir gerginlik, sürekli bir öfke hali. Güzelim ülke, bir tımarhanenin merkezi sanki...
Lafı uzatmadan direkt mevzuya gireceğim. HDP eski milletvekili sevgili HÜDA KAYA tutuklandı. Hem de öyle bir oyunla tutuklandı ki, akıl alır gibi değil tasarlanan oyun. Yurt dışından geldikten sonra Kobane davasından ötürü savcılığa ifade vermesi gerekiyordu. 3 veya 4 kez gittiler ifade vermek için. Ancak her defasında ifadesini almadan yolladılar HÜDA ablayı. Ne zaman ki 1 Kasım Dünya Kobane Günü geldi, tam da bu günde sanki ifade vermekten kaçıyormuş ya da adaletten saklanıyormuş gibi önce gözaltına aldılar onu. Nöbetçi mahkemede de tutukladılar ve şimdi HÜDA abla maalesef Silivri Marmara Ceza İnfaz Kurumunda.
İlginç olan şu ki; şuan onu suçlu görenler, tıpkı HÜDA KAYA gibi 28 şubat sürecinde ve öncesinde zulüm gördüler, birçok zorlukla ve adaletsizlikle karşılaştılar. Yıllarca özgürlük, inanç özgürlüğü, eşit haklar, özgür düşünce, özgür yaşam, özgür basın ve daha birçok şey için mücadele ettiler. Birçoğu tıpkı HÜDA abla gibi bedel de ödedi bu yolda, cezaevinde de yattı. Şimdi ise geçmişin mazlumları zalime dönüşmüş, kendinden olmayanları yargılar, ötekileştirir, tutuklar, haklarını garp eder olmuş. Yıllarca kınadıkları ve zalim dedikleri kişilerden farkları kalmamış.
Yandaşlarının da onlardan farkı yok maalesef. Onlar da kendilerinden olmayanlara düşman kesilmiş durumda. Öyle ki, akıl almaz ölçüde saldırıyorlar, canileşiyorlar çoğu zaman. Örnek vereyim. HÜDA abla tutuklandığında Facebook sayfamda bunu üzüntüyle paylaşmam üzerine bana özelden gelen bazı mesajlar kan dondurucu. Örneğin bir tanesi yazmış ki “HÜDA KAYA aslen din düşmanı teröristtir. İnşallah içeriden asla çıkamaz ve orada geberir”. Bu en masumu mesajlar arasında. Peki seçmenler nasıl bu kadar zalimleştiler, nasıl böyle cani varlıklara dönüştüler? Bunun cevabı elbette iktidar da. İktidar neyse, yansıması ve dolayısıyla seçmenleri o. Balık baştan kokar dememişler boşuna!
Canım HÜDA ablamın payına da her iki devirde de zulüm görmek düştü maalesef. 28 şubat sürecinde, öncesinde, sonrasında çocuklarıyla beraber bedel ödedi, tutsak oldu. Bir evladı da bu mücadele zamanında melek olup göçtü dünyadan. Şimdi zalimlik el değiştirdi ama HÜDA ablaya yapılan zulüm bâki kaldı ama o, o kadar güçlü bir kadın ki, geçmişte olduğu gibi şimdi de yenecek zalimleri ve asla boyun eğmeyecek kimseye. Onuruyla ayakta duracak hep ve alnı ak bir şekilde çıkacak cezaevinden.
Maide suresi 8.ayette şöyle der Allah:
“Siz ey iman edenler! Allah için, hakkı ayağa kaldırarak adâletin timsali olun ve birilerine olan nefretiniz sizi adâletten sapmaya sevk etmesin! Âdil olun, bu Allah’a karşı sorumluluk bilinci olan takvaya daha yakındır: Artık Allah’a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun! Şüphe yok ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”
Dindar olduğunu iddia edenlerin adaletsizliğiyle mücadele ederken yıllardır, her defasında bu ayette olduğu gibi kendilerinden olmayanlara olan nefretlerinin onları nasıl hep adaletsizliğe sürüklediğine hep beraber şahitlik ettik, ediyoruz. Allah’a and olsun ki, şahsım adına ahirette de şahitlik edeceğim buna. Gerek HÜDA KAYA ablaya yapılan haksızlıklar gerekse başkalarına reva görülen adaletsizlikler dilerim peşlerini bırakmaz ve yaptıkları her kötü şey döner kendilerine!
Ne diyordu Ece Temelkuran;
“Umarım inandığın Allah vardır ve o Cehennem yedi katlıdır!”
Ve;
“Zalimler için yaşasın cehennem!”