Bugün günlerden Êzîdî Soykırımı!
Bugün günlerden IŞİD tarafından katledilen ve zulmedilen Êzîdîler!
Bugün günlerden IŞİD tarafından satılan Êzîdî kadınlar!
Bugün günlerden Êzîdîlere yapılanlara zamanında sessiz kalan şerefsiz dünya!
8 yıl geçti katliamdan bu yana. Ancak bu 8 yıl unutturmadı hiçbir acıyı. Öyle acılar, öyle utançlar yaşandı ki gözlerimizin önünde, ar ettik kendimize insan demeye...
Ne mi olmuştu?
3 Ağustos 2014 yılında IŞİD’in saldırıları sonucu Peşmergenin Şengal’den çekilmek zorunda kalmasının ardından, IŞİD Şengal’de 5 bin Êzîdî’yi katletmiş, 10 bine yakın Êzîdî’yi esir almış, Êzîdî kadınlarını satıp cinsel köleliğe zorlamış, kadın/erkek/çocuk/yaşlı demeden ya katletmiş ya da zulmetmişti. Ayrıca dünyanın gözü önünde bu katliam yapılırken ve zulüm olurken, cılız bir kınama ve kocaman bir sessizlikten başka bir şey yapılmayıp Êzîdîler kaderine terk edilmişti!
Avrupa Parlamentosu, 3 Ağustos 2019 gününü "Ezidi Soykırımı” olarak tanıdı ve 3 Ağustos’u "Ezidi Soykırım Günü" ilan etti ama maalesef bu katliamı yapanlara, IŞİD’i var edip ortaya salanlara, IŞİD’li teröristlere maddi destek sağlayanlara, maddi destek sağladığı ve hatta bu terör örgütünü bizzat kurduğu halde alakası yokmuşçasına masumu oynayıp soykırımı kınayan ikiyüzlü şeref yoksunu ülkelere zerre hesap sorulamadı! Her zamanki gibi olan masumlara oldu ve bir kez daha insanlık ayaklar altına alındı.
2016 yılında BBC’de okuduğum yüreğimi paramparça eden bir röportaj geldi gözümün önüne. Röportaj, katliamdan 2 yıl sonra Sare Hame Biro’da ağıt yakan bir kadına ve kardeşine dairdi. IŞİD'in saldırdığı gün kız kardeşi Nure Ahmed Biro teröristlere karşı koyduğu için örgüt tarafından katledilmiş. 22 yaşındaki diğer kız kardeşi Rihan Biro ve beraberinde 13 kişi de IŞİD tarafından kaçırılmış. Kız kardeşi iki çocuk annesiymiş ve örgütün elinde iki yıl esir kaldıktan sonra 36 bin dolara para karşılığında Rakka'dan geri alınmış. "Kız kardeşimi parayla satın aldık" diyordu ağıt yakarak ve ekliyordu:
"14 kişinin biri erkek, üçü kadın, gerisi çocuk ve genç kız. Kardeşim kaçırıldığında telefonla bizi aradı ve esir alındığını söyledi. Bir IŞİD emiri tüm telefonları alıyor ama kardeşimin saçları kıvırcık ve telefonu saçının içine saklıyor. Aradığında Telafer'e götürüldüğünü söyledi ama altı ay önce 36 bin dolar para karşılığında onu aldığımızda Rakka'daydı.”
Buna benzer birçok yürek yakan hikâye var Êzîdîlere dair. Yıllarca esir tutulan/zorla cinsel köle olarak satılan ve kullanılan kadınlar, çocuk olmalarına rağmen dedeleri yaşında erkeklere satılan kız çocukları, öldürülen veya esir edilen binlerce erkek, bir işe yaramayacaklarını düşünerek katledilen binlerce yaşlı insan...
3 Ağustos 2014’te ölen sadece Êzîdîler değildi. İnsanlık, umut, adalet, vicdan, güzel olan her şey öldü. Allah adına tüm bu zulümleri yaptığını ve bunları Allah’ın emrettiğini iddia eden IŞİD’in aslında Tanrısı da ölmüştü! Bu teröristler bunca katliamı ve zulmü yaparken orada Tanrı, vicdan yoktu. Taşlaşmış yürekler, gözünü kan bürümüş caniler, kadınları ve kız çocuklarını seks kölesi yapan sapkın benlikler, iyi ve güzel olan her şeye uzak insanlık dışı kişi, iş, oluş ve eylemler vardı!
Ne diyordu Ece Temelkuran;
Umarım inandığınız Allah vardır ve o cehennem 7 katlıdır!
Hayatına kaybedenlere rahmet ve saygıyla...