Herkesin bildiği üzere, pazartesi günü Amerika/Minneapolis’te 46 yaşındaki George Floyd adlı siyahi bir vatandaş, dolandırıcılık şüphesiyle gözaltına alınmak istendi. Floyd, polis memuru Derek Chauvi tarafından yüz üstü yatırılarak diziyle boynuna bastırılmak suretiyle nefessiz kalarak sokak ortasında öldü. Üstelik Floyd tekrar tekrar “Nefes alamıyorum” demiş ve etraftaki insanlar nefes alamadığını polislere haykırmıştı ama yine de Chauvi dizini Floyd’un boynundan çekmemişti. Akıllarda ise, George Floyd’un “Nefes alamıyorum” feryadı ve akabinde cansız bedeni, polis memurunun da pişkin ve rahat/umursamayan tavrı kaldı.
Siyahi vatandaşın öldürülmesi üzerine halk ayaklandı. Şuan insanlar sokaklarda, öfkeli ve her yer yanıyor. Derek Chauvi tutuklandı ve yargılanacak. Muhtemelen de bir daha polis olamayacak. Peki bununla beraber bitecek mi ırkçı polis terörü? Hayır bitmeyecek. Amerika’daki polis terörüne dair iki tarihin bilonçosunu vereyim size. 2015 yılında ırkçı ve saldırgan polislerce katledilen insan sayısı 1146. 2016 yılında ise bu sayı 1080. Bu kaçıncı katledilen siyahi vatandaş Amerika’da. Ki her ırkçı polis cinayetinde insanlar döküldü sokaklara. Katil polisler her zaman yargılandı ve mesleğinden uzaklaştırıldı ama gidenin arkasından herdaim yeni bir ırkçı polis geldi. Amerika’nın devlet yapısını ve devletin kendisinin ne kadar faşist olduğunu düşününce, polislerinin faşist olması şaşırtıcı gelmiyor tabi ki insana.
Bu olayın bizdeki yansımasına bakalım şimdi.
Halkımız oldukça tepkili bu cinayete. Her kesimden insanlar kınıyor bu olayı ve lanetler okuyor Amerika ve polislerine. Herkes ırkçılığa dair kınayıcı söylemlerde bulunuyor. Buraya kadar her şey normal ve olması gerektiği gibi. Şimdi başka bir pencereden olayı ele alalım.
Bu ülkede birçok siyahi vatandaş yaşıyor. Sadece onlar da değil. Suriyeliler, Afganlar vs gibi birçok mülteci var. Ancak ilginçtir ki, George Floyd cinayetine tepki gösterip ırkçılığa lanet okuyan birçok insan, bizim ülkemizdeki hem siyahilerden hem de diğer mültecilerden nefret ediyor. Kendi ülkesinde aslen faşist olan insanlar, ne hikmetse birden insanlık ve vicdan elbisesini giyiverdi Floyd cinayetinde!
Şimdi başka bir pencere açalım bu olay doğrultusunda.
Biliyorsunuz kısa bir süre önce Ali adlı 17 yaşındaki Suriyeli bir genç, yakın mesafeden polisin ateş etmesiyle öldürüldü. Polis, kendisini aklama adına oruçlu olup dengesini kaybettiği yalanına başvurmuş olsa da, görevden alınıp hakkında soruşturma başlatıldı. Peki bu bir ilk mi Türkiye’de? Tabiki hayır! Polislerin öldürdüğü insan sayısı, Amerika’dan farksız değil aslında.
Birkaç örnek verelim.
Biliyorsunuz, Gezi’nin yıldönümü bu hafta. Gezi denilince de maalesef ilk olarak Gezi’de ölen gençler geliyor aklımıza ve hepsi de polislerden dolayı hayatını kaybetmiş durumda. Örneğin Ali İsmail Korkmaz. Gezi’de polislerden kaçarken bir sokağın arasında birkaç polis ablukaya alıp dövmeye başlamıştı Ali’yi. Ali “Vurmayın abiler, öldüm” diye feryat ediyordu ama yine de durmadı polisler ve Ali İsmail, yediği dayaklardan dolayı aldığı ağır darbeler sonucunda gencecik yaşında hayatını kaybetti. George Floyd’un “Nefes alamıyorum” feryadı ile Ali İsmail Korkmaz’ın “Vurmayın öldüm” feryadı arasında hiçbir fark yok!
Başka bir örneğe geçelim. 12 Mayıs 2010 yılında Muğla’da Şerzan Kurt adlı 22 yaşında bir öğrenci polis kurşunuyla öldü. Şerzan’ın ölümüne neden olan Gültekin Şahin adlı polis memuru görevden alındı ve yargılandı. Şahin, önce müebbet hapse mahkum edildi. Sonra olayın tahrik sonucu olduğu gerekçesiyle 16 yıl hapse mahkum oldu. Daha sonra da cezası 8 yıla düştü. Velhasılı kelâm, en sonunda tamamen beraat etti ve görevine iade edildi, hatta görevinde yükseltildi. Yani Şerzan Kurt öldüğüyle kaldı!
Örnekler daha da arttırılabilir.
Gelelim itirazlarıma.
Kendi ülkesindeki mültecilerden neret eden ve eline fırsat geçtiği anda onlara saldıran insanlar, hiç mi utanmıyorlar şimdi ırkçılık söylemlerinde bulunmaya? Eğer siyahi başka ülkedense baştacı ama bizim ülkedeyse tükaka öyle mi? Aynaya bakıp kendi ırkçılığıyla yüzleşmeyen insanlar mı aklınca vicdan yapıyor şimdi?!
George Floyd cinayetine ve Amerikalı polislere tepki gösteren ve ayaklanmayı destekleyen insanlar, neden benzer suçlar yıllardır bu ülkede yaşanıyorken onlara sessiz kalıyorlar? Bilerek veya bilmeyerek onca Kürt, Ermeni, Alevi vs insan öldürüldü. Peki bunlara neden gereğince tepki gösterilmiyor da, konu Amerikalı polisler olunca insanların başka ülke için vicdanlı olacakları tutuyor? Amerika’daki ayaklanmayı desteleyen ve doğru bulan insanlar, benzer suçlar işlenmişken bu ülkede, neden sokağa dökülmediler madem haksa sokağa dökülmek?
Bilerek veya bilmeyerek ölüme sebep olan polisler, neden adil yargılanmadı şimdiye kadar ve hatta görevlerine devam ettiler? Neden polislerin yaptığı hep kâr kaldı yanlarına? Amerika’da polisler ırkçı da, bizim ülkemizde hiç ırkçı veya zalim polis yok mu?
Bir başka sorun, kişiye ve yere göre vicdanlı davranma durumu. Kendi insanı zulüm gördüğünde sırf “Öteki” diye veya gizli ya da aleni faşist olduğu için ses çıkarmayan kişiler, şimdi George Floyd olayında ses çıkarınca bu riyakarlık olmuyor mu? Kendi insanına kör/sağır/dilsiz olmak ama başka insanlar söz konusu olunca cengaverleşmek, ne kadar insani ve vicdani bir tutum sizce? Konu bir suç ve insanlık dışı bir olay ise, bu ha amerika’da olmuş ha Türkiye’de, fark eder mi?
Bu ülkede binlerce “George Floyd” katledildi şimdiye kadar. Bunlara karşı üç maymunu oynayıp Amerika’daki olaylara vicdanlı rolü oynayanlar, hem riyakar onursuz kişilerdir, hem de yapılan suçların ortaklarıdır. Herkes önce kapısının önünü temizlemeli. Aksi halde kapısının önündeki pisliğe ses etmeyip başka kapılara ses ederse, bu onu dünyanın en yavşak ve şerefsiz insanı yapar, ötesi değil!
Yani diyeceğim şu ki;
Üç maymun ülkesinde adalet/vicdan mastürbasyonluğu yapılıyor. Tabi yersen!
Yazının son üç satırı.memleket resmini koymuş.kalemine sağlık can.